19 Temmuz 2012 Perşembe

Palamutbükü

Sabah saat 07.00 gibi milleti kaldırdım. Malzemeler akşamdan hazır edilmişti zaten, 07.22'de yola çıkıldı. 08.00 sularında Palamutbükü'ne gelindi.
Palamutbükü'nün tepeden görüntüsü. Burasını ben çok seviyorum, sanki hayallerimdeki balıkçı kasabası bura.  
Burasını yıllar öncesinden ilk keşfeden Emel SAYIN olmuş. Sonra yanına Şener ŞEN gelmiş, daha sonrada yavaş yavaş dolmaya başladıysa da bir Marmaris, bir Bodrum hayranlığı buraya göçü engellemiş. Engellediği de iyi olmuş. Mafyasız mufyasız tertemiz oturuyor millet. 

Bu evlerden birisi Emel hanımın ama hangisi bilemiyorum.  
Ramazanın gelişinden midir, halkımızın inançlarından mıdır nedir Datça'da olduğu gibi burası da boşalmış görüntüsü vardı. Daha önceleri bu gün ve saatlerde haylı kalabalık olurdu buraları. 
Palamutbükü'nün şirin ufak bir limanı var, gidip orayı görüntüleyim dedim, bu günde buranın pazarı olduğu için limana gidemedim. Ana cadde üzerindeki bahçeleri görüntüleye bildim. Zaten bir tane caddesi var. Belde olarak geçiyor Palamutbükü. İlçe olarak algılamayın.
Ben öyle herkesin girdiği yerde denize girmeyi sevmiyorum. Bir de ben buranın yabancısı olmadığım için, yani buranın köylüsü sayıldığım için yüzülecek zula koyları biliyorum, ne de olsa 10 yıldır buralardayım. Palamutbükü'nü sahil yolundan Mesudiye'ye doğru 2 kilometre geçince çamların arasından gidilen bir koy var burada denize giriyorum ben çoluk çocuk. 

Arabamı da hemen sahilin üzerindeki, bu görüntünün üzerindeki çam ağaçlarının altına bırakıyorum, serin serin duruyor o orada.  
İşte benim denize girdiğim yer. Çoluk çocuk burada kimseyi rahatsız etmeden, kimse de bizi rahatsız etmeden kendi babamın plajı imişçesine yüzüyorum. Ne de olsa ben burada bir ağayım, o kadarcık olacak, plajım da olacak.
Şans bu ya işte, bir tane daha ayakkabı buldum, bu sefer sol tekini buldum. Deniz ayakkabısı mı ne diyorlarmış buna da. Hem de yabancı marka, 38 numara ama bayan ayakkabısıymış. Ayağıma olmayacağı belli olunca giymedim. 


Güneş tam tepeye çıkıpta saat 13.00 olunca pılımızı pırtımızı toplayarak köye döndük. 5 saat deniz yeter. bu saatten sonra hava kızdırıp yakmaya başlıyor.


 Köye geleli 5 gün oldu ben ilk defa denize gitme fırsatı bulabildim. evdekiler kapkara oldular bile. Ama geceleri yatarken benim haricimdekiler güneş yanığından uyuyamıyorlar...

5 yorum:

fermina daza dedi ki...

ahhaha bu ayakkabı ve sandalet bereketi çok hoşuma gitti benim!
palamutbükü'nde yıllar önce gümüş kolyemi düşürmüştüm, bakarsınız o da çıkar ortaya :)

ÇAĞATAY dedi ki...

Bulursam bir daha ki kazı çalışmasına geldiğinizde veririm...

Jardzy dedi ki...

:)

dükkan açacak kadar çıkacak. kimse pabucuna sahip çıkmamış!

Adsız dedi ki...

Gökhan abi bulduğun sahile bayıldım :) Gerçekten sakin kuytu sahiller hem hijyen bakımından, hemde özgürlük bakımından çok daha iyi oluyor...

mercan

ÇAĞATAY dedi ki...

Yenge, kendinizi hazırlayın seneye mutlaka gelin.