25 Kasım 2010 Perşembe

Çok Uykusu Gelmiş...


"Dini inançları kişiyi kedisine ve köpeğine daha iyi davranmaya sevk etmiyorsa, o kişinin dini inançlarına saygım yoktur"

Abraham LINCOLN

22 Kasım 2010 Pazartesi

Irak Dinarı Ne Hale Gelmiş...


Bu resimde görülen Irak'ın yeni 5.000 dinarının ön yüzü.

Bu da yeni dinarın arka yüzü.

Bunlarda 5'lik dinarın eski şekli. 1995 yılındaki hali. Yani Amerika Irak'a girmeden önceki paralar.

Bunlarda yeni 10,0000'lik dinarlar.

Onluk dinar ne hale gelmiş? 10,000 bin olmuş.

Bu da bendeki eski 10 dinarın ön ve arka yüzü. 1995 yılında Zaho'ya geçtiğimde kullanmıştım bunları. Kullanmadığımıda hatıra olarak getirmiştim.

Bu da, Saddam zamanındaki 50 dinar.
Şimdi ne Saddam'dan eser var, ne de eski Irak dinarlarından. Daha doğrusu IRAK'dan...

Yeri gelmişken bir de fıkra anlatayım:

Tebrizkapı (Erzurum'da bir semt) civarında bir camide müezzinlik yapan Emin Hafız, darlandıkça uydurduğu firkete ile yardım kasasından kağıt paraları aşırmaktadır.

İmam Efendi, kasadan sürekli bozuk para çıkmasına bir anlam veremez ve işi kolaçan ettiğinde durumu anlar.

Münasip bir lisanla bunu Emin Hafız'a söyler:

-Hafiz, diyirem ecep bu kasaynan bir tilki mi oynir?

Tilkiliği kendine yediremeyen Emin Hafız, elini yumruk yapıp göğsüne vura vura:

-Ne tilkisi Hocam, bu aslan bu aslan!

19 Kasım 2010 Cuma

Mehter Marşları

Mehteran Bölüğü ve Rus Kızıl Ordu Korosu "Janissary Band and the Russian Red Army Choir"

Kara Kuvvetleri ile Mehter Marşı "Janissary Band and Choir of the Land Forces"


Çorum Abide-i Hürriyet Anıtı

Anıt; 21 Ekim 1933 yılında;
İstiklal Savaşı şehitlerinden Çorum Jandarma Komutanı Binbaşı Nedim, Yüzbaşı Ahmet, Mülazım Mustafa, Cemilbey Nahiye Müdürü Celepoğlu Hayri, Jandarma Çavuşu Kadir ve Daldaloğlu İsmail'in anısına dikilmiştir.

Şimdilerde Abide-i Hürriyet Meydanı olan yerde genellikle siyasi partilerin mitingleri yapılmakta olup bakımsız bir şekilde durmaktadır. Bakımsız olduğu abidenin üzerinde büyümekte olan çam ağacından belli olmaktadır.

Sayın Belediye Başkanımız Müzaffer Külcü'nün burasını da ihmal etmeyip şehitlerimize yaraşır bir güzellikte düzenleme yapacağı inancındayız.

18 Kasım 2010 Perşembe

ÇORUM ŞEHİTLİĞİ

Çorum Şehitliği, şehrin Samsun çıkışında, itfaiyenin karşısında bulunmaktadır.
Şehit aileleri istekleri üzerine şehitlerini buraya defnetmektedirler.
Burada bulunan kaidede sırasıyla; İstiklal Savaşı, Kore ve Kıbrıs şehitleri, Polis şehitlerimizle, Terörle Mücadelede şehit düşmüş askelerimizin isimlerinin yazılı olduğu levhalar bulunmaktadır.
Tüm şehitlerimizin anısına dikilmiş olan abide.
Mermer kaide üzerinde Mehmetçik heykeli.
Heykelin değişik açıdan görünümü.

Aşık Mahzuni Şerif Parkı (ÇORUM)

Mahzuni Şerif'in büyük dedesi Seyyid Mehmet'in türbesinin bulunduğu Hasan Köyü, 1800'lü yılların ortasın da Sünniliği seçmiştir. Seyyid Mehmed'in ölümünden sonra aile iki kola ayrılmış; bir kol, o dönemde Afşin'e bağlı olan Berçenek'e yerleşerek Alevi inancını sürdürmüş, diğer kol ise Hasanköy'de kalarak Sünni inancı benimsemiştir. Kendi ifadesine göre Ağuçan Ocağı'na bağlı Cerit Türkmenlerindendir. Sülalesi sonradan Cırıklı adını almıştır. Ceritler, Oğuzların Avşar boyuna mensupturlar.

1998yılında, 58 kaset sahibi olan Ozanımız, dünyanın yaşayan üç büyük ozanı arasında birinci sırayı aldı. Bir çok yabancı ülkede deyişleri değişik dillerde okunmuştur. Tüm türkülerinin yer aldıığı 8 kiyabı bulunan Ozanımız 'ın, Bektaşı Kültürünün ve Anadolu Ezgilerinin dünyaya tanıtılmasında önemli bir yeri vardır.

Kitabedeki şiir:

Selvet Hoca giderisen Çorum'a
Bizi candan soranlara selam et
Vakit geldi lüzumu yok yoruma
Hasta gönlüm soranlara selam et

Aşmak için dağlar dolu önümde
Gezer feleksizler çevre yanımda
boynuma sarılıp iyi günümde
Kötü günde soranlara selam et

Ben Hakk'a inandım boşa uymadım
Eminimki ikrar verip caymadım
Bir serçenin şerefine kıymadım
Nice hatır kıranlara selam et

Başına iş gelse bir yiğit kulun
Değerimi olur paranın pulun
Eğer Kuşsaray'a uğrarsa yolun
Bana ikrar verenlere selam et

Mahzuni çalmıyor nedense sazım
Birbirine girdi baharım yazım
Bütün erenlere götür niyazım
Mertliğinde duranlara selam et
Parkın havuzunda serçeler yıkanırken.

16 Kasım 2010 Salı

"BARIŞ BÜYÜKELÇİSİ" "KORE GAZİSİ"

Barış Büyükelçisi ve Kore Gazisi babam Mehmet Sami BOZKURT;
Koreli General Sang-Hoo LEE imzalı sertifika; sertifikanın üzerinde Korece ve İngilizce olarak; "BARIŞ ELÇİSİ BELGESİ" KORE GAZİLERİ DERNEĞİ" yazmaktadır.
Sertifikanın Türkçe ve Korece görünüşü. Türkçesinde şöyle yazmaktadır:
"BARIŞ BÜYÜKELÇİSİ
Resmi Bildiri
M.Sami BOZKURT
Kore Savaşı sırasında sizin ve ülkenizin, Kore Cumhuriyeti ve demokrasinin korunmasında göstermiş olduğunuz yardımlardan dolayı, Kore halkı adına, sonsuz teşekkürlerimi sunmaktan onur duyuyorum.
Özgür ülkemizin devamı için, aziz fedakarlığınızın hatırasını kalbimizde daima muhafaza edeceğiz.
Minnet dolu takdirlerimizle, değerli katkılarınızdan dolayı, sizi, Kore Cumhuriyeti halkının bütün iyi dilekleriyle "BARIŞ BÜYÜKELÇİSİ" ilan etmekten onur duyuyor, iki ülke arasındaki saygı ve dostluğun gelecek nesillere örnek olacak şekilde ebediyen devam etmesi umuduyla, size bu Savaşa Katılma Madalyası ile Belgesini sunuyorum. 21.3.2006
Sang-Hoo LEE
Orgeneral (E)
Başkan
Kore Cumhuriyeti
Muharip Gaziler Derneği
Kore Devletinin göndermiş olduğu kutu içerisindeki yakaya takılan rozet, sol göğüse takılan madalyon ile göğüse şeritle takılan madalyon.
Madalyonların yakın çekimi.
Göğüse şeritle takılan madalyonun üzerinde İngilize: "KOREAN WAR VETERAN" "KORE SAVAŞI GAZİSİ" yazmaktadır.
Birleşmiş Milletler'in Kore Savaşı'nda savaşan Muharip Gazilere vermiş olduğu madalyon.
Amerika Birleşik Devletleri'nin Kore'de Savaşan Türk Tugayı Muharip Subaylarına vermiş olduğu "MÜMTAZ BİRLİK" brovesi (Beratı). Brovenin (Beratın) hikayesi:

2.Kumyangjang-Ni Muharebesi : (25-27 Ocak 1951)
K.Çin ordusunun 25 Kasım’da başlattığı büyük taarruzlar olanca şiddetiyle devam ediyordu. Düşmanı durdurma çabaları bir sonuç vermiyordu. İnisiyatifi ele geçiren K. Çin kuvvetleri BM kuvvetlerine arka arkaya darbeler indirerek ilerliyorlardı. Kar, kış kıyamette, üst üste kaybedilen muharebeler ve uğranılan kayıplar, BM askerlerinde moral diye bir şey bırakmamıştı. Ortalığı tam bir bozgun havası kaplamıştı. Çinliler, önünde durulamaz ve baş edilemez bir varlık haline gelmişlerdi. BM ordusunu yıkıcı, dağıtıcı ve çökertici bir panik havası sarmıştı.

BM kuvvetleri saldırıya geçen düşmanı durdurmak için İmjin Nehri güneyinde (B) savunma hattını işgal etti. Eğer düşman bu hatta durdurulamazsa, Han Nehri güneyinde (C) savunma hattında savunmaya geçilecekti. Düşman bu hatta da durdurulamazsa daha güneyde planlanan, (D) ve (E) savunma hatlarına çekilecekti. Devam eden K.Çin kuvvetlerinin taarruzları BM kuvvetlerinin (D) hattına kadar çekilmelerine neden olmuştur. Düşmanın durdurulamaması ve BM kuvvetlerinin K.Çin taarruzları karşısında, manen ve madden büyük kayıplara uğraması üzerine Kore’nin terki için planlar yapılmıştır.

Hali hazırda bulunulan, (D) savunma hattı’nın karşısında bulunan düşman durumunun açıklığa kavuşturulması gerekiyordu. BM Ordusu; düşmanın kuvvetini keşfetmek, yığınağını bozmak ve zayiat verdirmek amacı ile taarruzi keşif yapılmasına karar vermiştir. Geri çekilmeler yüzünden bozulmuş olan moralin düzelmesi ise ancak zafer kazanmakla mümkün idi.

Bu kapsamda, Türk Tugayı’na yıpratıcı taarruz görevi verilmişti. Türk Tugayı 25 Ocak 1951 günü iki koldan düşmana doğru harekata başladı. Çinli askerlerin büyük bir inat ve dirençle, bütün varlıklarını koyarak savundukları mevziler Türk askerinin süngü hücumu ile bir bir ele geçirilmeye başlandı. Ertesi gün saat 06.00’da düşman mevzileri tamamen ele geçirilmişti. Amerikalılar Türk Tugay’ının bu muharebesini Kore Savaşı’nın “en kanlı piyade muharebesi” olarak tanımlamışlardır.

Türk askeri, kendisinden üç misli kuvvetli düşmana karşı kazandığı bu zaferle, düşmanın yenilebilir olduğunu göstermiş ve Çin ordusu karşısında sürekli geri çekilen BM Ordusunun moralini yükselterek düşmana karşı harekete geçmesini sağlamıştır. Bunun sonucu olarak, BM kuvvetleri 29 Ocak 1951’de bütün cephede taarruza başlayarak düşmanı 38 inci paralelin kuzeyine sürmeye başarmıştır.

Bu muharebede; Türk Tugay’ından 12 asker şehit olmuş, 31’i de yaralanmıştır. Düşman kaybı ise BM kaynaklarınca 1734 olarak tespit edilmiştir.

Ölü olarak ele geçirilen Çinli bir askerin üzerinde, Kunuri’de şehit düşen bir çavuşumuza ait bir not defteri bulunmuştu. Bu suretle şehidimizin intikamı da alınmış oldu. Kunuri’de bize fazla kayıp verdiren K.Çin 38 inci Ordu’nun 150 inci Tümen’i bu muharebede de karşımıza çıkmıştı. Bu karşılaşma, Türk Tugayı’nın bütün personelinde öç alma hınç ve azmini yaratmıştır. Bu zafer ile; Türk Tugay’ı Kore’de ikinci kez düşmanı mağlup ederek savaşın yönünü BM lehine değiştirmiştir. BM Kuvvetleri de Kore’yi terk etme kararını değiştirerek savaşa devam kararı almıştır.

Bu zafer üzerine; Amerikan Kongresince, Türk Tugayına “Mümtaz Birlik Madalyası ve Beratı” verilmiştir. Madalya beratında, “Türk Tugay’ının bütün zorluklara karşı, olağan üstü cesaret ve kahramanlık göstererek Birleşmiş Milletler Ordusunu kurtardığı ve parlak sonuçlar elde ettiği” ifade edilmektedir. Bu madalya, ABD tarafından yabancı bir devletin ordusuna verilen ilk madalyadır. Tugayımız Kore Cumhurbaşkanlığınca da “Cumhurbaşkanlığı Birlik Nişanı” ile taltif edilmiştir. Ayrıca bu zaferin anısına Kore Hükümeti tarafından savaşın yapıldığı alanın en yüksek tepesine “Türk Zafer Anıtı” dikilmiştir.

Türk Tugay’ı, Kunuri’de düşmanı üç gün durdurmakla BM ordusunun kuşatılarak imha olmasını önlemesine rağmen, içindeki savaş azmini tamamıyla göstermeye fırsat bulamamıştı. Kumyangjang-ni muharebesi Tugay’ımıza bu fırsatı vermiş ve başarısının takdir edilmiş olması da kendine güvenini artırmıştır.

Borovenin yakından görünüş.
Kore devletinin göndermiş olduğu hatıra saat.
Saatin arkasında İngilizce olarak: "GEN. LEE, SANG HEE CHAIRMAN. JCS. REPUBLIC OF KOREA" Türkçe; "GENERAL SANG LEE, JCS. BAŞKANI KORE CUMHURİYETİ" yazmaktadır.
Bu da Kore Gazisi'nin beylik tabancası.
Kedisi;

Ve duvardaki saati...

14 Kasım 2010 Pazar

İmamla Vuslat Yaklaştı...

Mezarlık ölülerin, toprağa karışmadan önce adlarını, kimliklerini toprak üstünde bıraktıkları yerdir. -Paul Valery-
Ölümsüz olarak bildiğim tek şey, düşüncedir. -Meredith-
Ölümün bizi nerede beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim -Montaigne-
Meyve veren ağaca kuru denilmediği gibi, eseri devam eden zevâta da ölü denmez -Süleyman Hilmi Tunahan-

Yaşayanlar için umut her zaman vardır. Umutsuzluk, ölüler içindir. -Theokritos-

12 Kasım 2010 Cuma

Böyle Valiler de Varmış...

Bu yazıyı yazmak istemiyordum ama biraz da bozulduğum için yazmak istedim. Yani o kadar da çok bozulmadım ama bir eziklik hissettiğim için yazmaya karar verdim.

Konuya şöyle başlamak istiyorum;

20 yıllık memuriyet hayatımda 8 valiyle çalışmışım. Gerçi daha çoğuyla çalıştımda, 5-10 ay çalıştıklarımı yazmıyorum. Bu valiler sırasıyla şunlar: 1) Nevzat AYAZ, 2) B.Cahit BAYAR, 3) Hayri KOZAKÇIOĞLU, 4) Ayhan ÇEVİK, 5) Mustafa MALAY, 6) Özdemir HANOĞLU, 7) Aydın ARSLAN, 8) Enis YETER.

Bu gün eşim öğleden sonra valileriyle bayramlaştıklarını, kendilerine bayramlık birer paket ile günün önemine binaen bir de kart verdiğini söyledi.

Şaşırdım; 20 yıllık memuriyet hayatımda başıma hiç böyle bir olay gelmemişti.

Bizler de valilerin emrinde çalışmıştık, bizim valilerimiz bayramlarda, seyranlarda birer bayram kutlama yazısı yazar birimlere gönderirdi. İyi hoş da biz o kutlama yazısını okumaz, daha doğrusu geldiğinden bile haberimiz olmazdı. Zaten geldiği gibi de ait olduğu klasöre konur, tozlu raflara kaldırılırdı. Anlayacağınız gereksiz bir yazışma.

İşte bu günki olay bana çok değişik geldi, "Böyle valiler de var mıymış?" demeden edemedim. Tebrikler Vali Bey, personelinizi düşündüğünüz için.
Tebrikler Vali Bey, personelinizin ailelerini de düşündüğünüz için.

Hepsinin Yeri Ayrı

KARABİBİK; onun yeri bir başka. Bize en yakın davranan kedimiz. Daima bizimle olmak ister, onun için yeri salondaki koltuğun üzerindeki yeşil battaniyedir.
AKBEY; cinsi (cinsinin ne olduğunu bilmiyorum zaten, büyük ihtimalle sokak kedisi, annenin ikinci yavrusu) itibarıyla biraz hırçın, sevilmeye falan pek gelmiyor. Onun yeri de kuşkusuz buzdalabının üzeri. Dışardan gelir gelmez, yemeğini yer yemez hemen buzdolabının üzerine çıkar, temizliğini orada yapar ve orada uyur.

Anne kedim; o aslanlarla, pumalarla, çitalarla amcakızı olduğu için onlar gibi hareket eder, onlar gibi hisseder kendini. Onlar gibi ağaçların üzerinde uyuyorum zanneder. Anne kedimin değişmez yeri kombinin üzeridir. Oradaki rahatlığı hiç bir yerde bulamaz. Bazen masanın üzerine düştüğü de olur :)

11 Kasım 2010 Perşembe

Çorum Buhara Camii Şadırvanı

Bu gün hastaneye gitmiştim. Kolestorolümü ölçtürdüm 217 den 255'e çıkmış. Triglisedir diye bir şey daha varmış o da 269'dan 366'ya çıkmış. Çıkar tabi kardeşim. Adamı sinir ediyorlar. Her adım atmada sinir, buhran.

Bu sırada Buharaevler denilen yere doğru yürüdüm. Fotoğraf çekmek falan aklımda yoktu. Ağaçlıklar içerisinde tertemiz bir asvaltın kenarında Buhara Camii'ni gördüm. Camiin şardırvanı gerçekten çok güzel yapılmış. Hele duvarlarındaki desenlere, mermerlere, ahşap korkuluklarına, ışıklandırma elemanlarına bayıldım.

İnternette "Buhara Camii" yazıpda arayanlar için 1-2 resim çekip yapıştırmak istedim. Resimlerin altınada Çorum Müftülüğü sitesine girerek cami hakkında bir iki satır yazarım konuyu tamamların diye düşünüyordum.

Girdik müftülük sitesine cami hakkında tek kelime yazı yok. Ne zaman yapıldığı, ne şekilde olduğu, vs., vs. hiç bir bilgi yok. Sadece "Kuran kursu açılmıştır" yazıyor. Arkadaş; devlet size site tahsis etmiş, bilgisayar, milgisayar bir şeyler vermiş, vermiş amma kullanan kim?

İşte böyle böyle vatandaşın şeyleri yükseliyor. Değerleri...

Neyse elimden geldiğince bir şeyler yazayım. Zaten caminin hiç bir özelliği yok. Bildiğimiz dört köşe evlere benziyor. Onun için caminin resmini çekmedim de yapıştırmadım da.

Bu birinci fotoğrafda şadırvanın batıdan görünüşü.

Şadırvanın girişi.
Burası da abdest alma yerleri.
Müftülük bu desenleri kime yaptırdıysa yapan arkadaş gayet güzel çalışmış, ellerine sağlık.
Desenlerden farklı bir görünüm.

Şadırvanın tavan kısmından görüntü. Gerçekten çok hoşuma gitti. Yapana da yaptırana da teşekkürler. Ellerine sağlık.

"Yiğidi öldür hakkını ver."