4 Ağustos 2012 Cumartesi

İnciri Kurutmak Ama Nasıl Kurutmak

Bu konuyu laf olsun diye açtım ama bu konu çok önemli bir konu.
İncirler olduğu vakit günü birlik tüketilir, dalında fazla bekletilmez. Bu işin satıcıları her gün toplayarak mahsullerini pazara sürerler. Ben de incir satma gibi bir lüks olmadığına göre yenmeyen fazla incirler kurutulur.

Resimde görüldüğü gibi ambalajında bir eldiven var. Bu eldivenin satış fiyatı 2 liradır. Bu eldiven gibi bende daha 10 kadar var. Her şeye ayrı eldiven kullanırım, miyadı, yani toplanacak mahsulden mahsule kullanılanları atar, bağ, bahçe, toprak işlerinde kullanırken elime takarım.
 Görüldüğü gibi incirleri toplarken sıfır eldiven taktım, incir toplama işi bittikten sonra eldiveni tekrar ambalajına koydum, bir daha ki yani, yarın, öbür gün gene incir toplayacağım zaman bu eldiveni kullanırım. Badem kırılacağı zaman başka yeni bir eldivenle bademleri kırarım.

Baharda çağla mevsimi çağlaları toplarken de eldiven takarım. Örneğin çağla toplamaya giden vatandaşlarımız sabahın erkeninde çalışmaya gideceği zaman belki de tuvalete zaman bulamadan  evinden çıkıyor, tuvaleti geldiği zamanda gidiyor bir ağacın altına, sonra gene çağla toplamaya başlıyor, o tuvaletli yıkanmamış elleriyle. Bu iş yalnızca çağla toplarken olmuyor. Avakado, kivi, ceviz, patlıcan, biber, zeytin gibi şeyleri toplarken de oluyor. Siz hiç Migros'tan aldığınız dutları sabunlu suyla yıkayarak yediniz mi?

Ben sizlerden birine bir şey yollarsam siz onları sudan bile geçirmeden gönül rahatlığıyla yiyebilirsiniz değerli arkadaşlarım... 
Aydın ilimiz zannedersem incirin en bol olduğu yer, orada toplanan incirler devlet karayolunun üzerinde, tozun toprağın içerisinde, sineğin böceğin arasında, kedinin köpeğin ağnandığı yerde kurutulur, siz hiç kurumuş inciri deterjanla yıkayıp yediniz mi?

Bu da benim kurutma yöntemim üzerine sineğin bile giremeyeceği bir tel örgü koyarak kuruturum, gönderdiğim her şeyi yıkamadan üflemeden yiyebilirsiniz...
Geçenlerde zeytin yaprakları toplamıştım kurutmak üzere. Önce topladığım zeytin yapraklarını tek tek ovalayarak yıkadım, yıkadım ki üzerindeki örümcek ağları girsin, yıkadım ki üzerindeki toz toprak gitsin, yıkadım ki üzerlerine konan kuşların pisliği gitsin. Sonra da herkesin yaptığı gibi güneşin altına serip kurutmadım, tel bir torbaya koyarak gölgede kuruttum, gölgede kuruyan bu gibi şeyler solmaz, yemyeşil kalır.

Benim gönderdiğim şeyin çayını yapıp içerken, 'Ohh, mis gibi...' diyesiniz diye...

6 yorum:

Ahmet Haşim dedi ki...

Ellerine sağlık,bu sıcakta eldiven kullanmak zor oluyordur..biz demek ki şimdiye kadar oldukça sağlıksız meyva sebze yemişiz..ama yine demek ki vücut bunlarla mücadelenin yolunu bulmuş..bir miktar mikrop ve pislik bağışıklık sistemini ayakta tutuyor sanırım:) selamlar...

ÇAĞATAY dedi ki...

Mutlaka sizin dediğiniz gibidir Haşim Ağabey.

Eldivenlerin üzeri delikli pamuklu bir kumaştan yapılmış, bir de yapılacak işler fazla zaman almadığından eldiven elimde fazla durmuyor, bu yüzden havalar sıcakta olsa eldiven kullanmak zor olmuyor.

Saygılarımla Ağabey...

Birazdan sizi telefonla arayacağım...

Adsız dedi ki...

Gökhan abi söyledileriniz çok doğru.Yediğimiz içtiğimiz gıdaların ne derece sağlıklı olduğundan bi haberiz :( Niyetli olmama ragmen iştahım kapandı. Senin ve şrf hanımın ne kadar tertipli,düzenli ve temiz olduğunuzu yakından biliyorum. Ne diyelim Allahım gıda işlerinde çalışanlara güzel ahlak ve vicdan versin...

mercan

ÇAĞATAY dedi ki...

Yenge, o kadarda kafanı takma. Allah kabul etsin ne güzel orucunu da tutuyorsun. İştahını kapatma, yenecek şeyleri güzelce yıkayın olur biter. Bağışıklık sistemi gereğini yapıyormuş zaten.

Jardzy dedi ki...

kime gönderiyorsunuz :(

ÇAĞATAY dedi ki...

Aklıma gelene gönderiyorum.