2 Ekim 2011 Pazar

Güneşli Bir Gün...

Bir kaç günden beri çok soğuk geçen havaların ardından bu gün güneş yaz günlerini aratmayacak şekilde olduğundan baraja gitmeye karar verdik. Şrf, ben, MHRMH ve Şrf'nin yeğeni Ayşe'yi de alarak barajda uygun bir yer bulup oturduk.

Gelirken, 5-6 kilo kadar da badem getirdi ki kıralım diye. Apartman dairesinde badem kırmak olmuyor.
Arabamı da gözümün önüne müsait bir yere bağladım.
Şöyle sağa sola baktığımda Çorum'un ehlikeyflerinin baraj etrafını binalarla doldurmak üzere olduklarını gördüm. Benden önce belediye de görmüş olacak ki bu ruhsatsız yapılanmayı önlemek ve bir an önce baraj etrafının ormanlarının kesilerek yerlerine bu tip ruhsatsız binaların yapımının önüne geçmek için bina sahiplerine 'Yıkın' emri yollamış. Gerçi dinleyen yok, yapılanma bütün cesaretiyle devam etmekte. Gene öğrendiğime göre baraj etrafındaki bütün binaların yıkım emirleri valilik makamınca onaylanmış ve beklemekteymiş.
Çorumlular tatil günlerini baraj etrafında geçirmeyi, piknik yapmayı, balık tutmayı çok seviyorlar. Çorum civarında gidilecek ahım şahım pek bir yerde kalmadı zaten barajdan başka
Ben de modaya uyarak, banyodan kapıp getirdiğim oturağımı da yanıma alarak baraja karşı kuruldum... Solda, yerde mavi renkli görülen de barajda az sayıda bulunan sazan ve yayın balıklarının avlanmasında kullanılan el oltası. Olta balıkçılığından pek anlamadığım için bir kaç kere attım bir şey bulamadım.
Bu sırada Şrf, getirdiğimiz bademleri kırmış 1,5-2 kilo kadar badem çıkartmış.

Geçen seneler köyden gelirken satmadığım bademleri kırıp da getiriyordum. Kırınca bez çuvallara doldurup gerektiğinde kullanmak üzere saklıyorduk ama bunun da mahsurlu bir tarafı oluyordu; bademin neresinden çıktığını bilemediğim böcekler (bazen evlerimizde de olur, bulgur, mercimek, vs.'nin içinde kendiliğinden böcekler oluşur) bademleri yiyor, örümcek gibi de izler bırakıyordu. Gerçi rahmetli Arif amcam bana derdi. "Bademleri kırma, götür memlekete kullanacağın kadar kır kabuklu olarak sakla." derdi.

Ne kadar doğru söylermiş Arif amcam, Allah rahmet eylesin. Ben de bu sene öyle yaptım, satmadığım bademleri arabamın bagajına koyarak, daha doğrusu çuvallayarak getirdim, şimdi ihtiyacım olduğu kadarını müsait bir yer bulursam bu günkü gibi baraj maraj 1-2 saatte kırıp eve götürüyorum.
Barajın etrafındaki ormanlardan görüntüler...

Belediye geç de olsa önlemini almış. Baraj etrafında arsaları olanlara betonarme bina yapımına izin vermemiş. Hobi evleri denen bu evlerden yapımına izin vermiş sadece. Naylondan duvarları ve çerçeveleri olan Hobi Evleri.

Hobi Evleri sahipleri ise bundan pek hoşnut olmadıklarından önceleri büyük bir hevesle yaptıkları bu evlerine uğramıyorlar bile. Evlerine uğramadıklarını bahçelerindeki otlardan anladım, otlar o kadar büyümüş ki her an yangına müsait.

Gerçi neresinden bakarsanız bakın kanunsuz bir yapılanma içerisine girmişler. Burada, Hobi Evleri dediğimiz evler yan yana durmakta. Gören de sanacak ki, burada vatandaşların 100'er metre kare arsaları varmış da üzerlerine Hobi Evlerini kondurmuşlar. Alakası yok. Anladığım kadarıyla burası bir kişinin veya müşterek tapulu bir arsa, bu arsalar imar geçmediği sürece kanunen parçalara bölünüp satılamamaktadır. İmarında buraya verilemeyeceğine göre, arsa sahibi arsasını kanunsuz bir şekilde 100'er metrelik parçalara bölerek kanunsuz bir şekilde satmış.
Baraj civarındaki bitki florasında bir görünüm. 'Yemiş' denilen ağaç ve meyvesi.
Kuşburnu ağaçları ve meyveleri.

Çorum'da önceleri 'Kuşburnu Pervedesi' dediğimiz reçelimsi bir şeyler yaparlardı annelerimiz, anneannelerim. Şimdilerde unutuldu galiba bunların yapımı. Geçen sene köylülerin pazarında ne kadar aradımsa da bulamamıştım.

Bir pazar günümde böylece geçmiş oldu...

Hiç yorum yok: