27 Ekim 2011 Perşembe

Çorum Şehitliği

"Onlara asla ölü demeyiniz. onlar diridirler. kendilerine her zaman rızk verilir. onlarda azâb olunmak korkusu yoktur. nîmetlerden mahrûm kalmak üzüntüsü de yoktur." (Âl-i imrân sûresi: 170)
Bir aydan fazla bir zamandır Şehitliğe gitmemiş, Şehitlerimizin ruhlarına okuyamamıştım, bu gün gittim.

Uzman Jandarma Kıdemli Çavuş Satılmış Sadi AKBAY; 28.7.2011 günü Kahramanmaraş'ın Nurhak ilçesinde mayın patlaması sonucu şehit oldu;
Jandarma Er İsmail YILMAZ; 5.10.2009 günü Şırnak ili Cizre ilçesi Düzova Jandarma Karakolunda yaralandıktan sonra kaldırıldığı GATA'da şehit oldu.
Jandarma Uzman Çavuş İhsan KAYA; 2.6.2008 günü Van ili Başkale ilçesi yakınlarında şehit oldu.
Jandarma AstSb. Çvş. Onur BAKBAK, 13.7.2008 günü Şırnak ili Silopi ilçesi kırsalında şehit oldu.
Jandarma Uzman Kademeli Çavuş Şükrü ÖZYOL; 31.7.2008 günü Sivas ili Koyulhisar ilçesi Çukuroba Köyü mevkiinde şehit oldu.
Alcalı Jandarma Komando Onbaşı Hakan KOÇ; 9 Temmuz 1999 günü şehit oldu.
Mu.Tekns.Başçavuş Nejdet BAYAR; Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri 14. Zırhlı Tugay Komutanlığı emrinde olduğu sırada 20.4.2006 günü şehit oldu.
Son Şehidimiz. Jandarma Uzman Çavuş Mustafa ASLAN; 19 Ekim 2011 günü Hakkari ili Çukurca ilçesi kırsalında şehit oldu.
Ve... daha nice Mehmetler için hazırlanmış mezar yerleri...

Burada şunu da belirtmeliyim. Çorumlu şehitlerimiz bunlarla kalmıyor. Burada yalnızca bu şehitlikte yatanlarımız yer alıyor. Diğer şehitlerimiz ailelerinin istediği doğrultuda diğer mezarlarda veya ilçe ve köylerine defnedilmiş durumdalar.
Şehitlerimiz; sizler için pek bir şey yapamıyoruz. Hatıralarınıza ağaç dikmekten başka.
Sayın Valiniz Hüseyin POROY;
Sayın valiniz Hüseyin TOPRAK;
Sayın Emniyet Müdürünüz İsmail KARAMAN;
Sayın Albay Hüseyin BÖLÜK;
Sayın Anayasa Mahkemesi Üyesi Mustafa YILDIRIM; sizler için anıt ağaçlar diktiler... Aziz hatıralarınıza...

19 Ekim 2011 günü; 24 şehit verdiğimiz gün, gazilerimiz Ankara'da toplanarak terörün bitmesi için öneriler getirmişlerdi. Sayın başbakanla görüşmek için... Meclis korumaları mı, başbakanlık korumaları mı? Her neyse, kimse onlar. Kraldan fazla kralcılar. Onların içerisinde birileri vardı ki, aynen dağdakiler gibi teröristler gibi, gazilerimize düşmanca tavır aldılar. Gazilerimizi joplayıp, yerlerde sürüdüler. Hele hele bir tanesini, protez bacaklı bir Gazi'mizi yerlere yatırdılar. Yanındaki hanımın çığlıkları halen kulaklarımda: "BIRAKIN, O GAZİ... PROTEZ BACAĞI VAR ONUN, BACAĞINI KOPARTACAKSINIZ..." diye bağırıyordu Gazi yakını...

Güçleri Gazilerimize yetiyordu demek ki, Şehidin, Gazinin ne demek olduğunu idrak edememişti o zavallı görevli...
Değerli Şehidimiz İhsan KAYA; eşiniz ve oğlunuz sizi unutmadı. Daha doğrusu sizi hiç kimse unutmadı. Dünya döndükçe de kimse sizleri unutmayacak.

"Bu, taşındır” diyerek Kabe’yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle,
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsam oradan;

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana."

"Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor
Bir hilal uğruna Yarab ne güneşler batıyor
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi
Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın
Gömelim seni tarihe desem sığmazsın
Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber."
(Mehmet Akif ERSOY)

Hiç yorum yok: