
"Dini inançları kişiyi kedisine ve köpeğine daha iyi davranmaya sevk etmiyorsa, o kişinin dini inançlarına saygım yoktur"
Abraham LINCOLN







Anıt; 21 Ekim 1933 yılında;
İstiklal Savaşı şehitlerinden Çorum Jandarma Komutanı Binbaşı Nedim, Yüzbaşı Ahmet, Mülazım Mustafa, Cemilbey Nahiye Müdürü Celepoğlu Hayri, Jandarma Çavuşu Kadir ve Daldaloğlu İsmail'in anısına dikilmiştir.Şimdilerde Abide-i Hürriyet Meydanı olan yerde genellikle siyasi partilerin mitingleri yapılmakta olup bakımsız bir şekilde durmaktadır. Bakımsız olduğu abidenin üzerinde büyümekte olan çam ağacından belli olmaktadır.
Sayın Belediye Başkanımız Müzaffer Külcü'nün burasını da ihmal etmeyip şehitlerimize yaraşır bir güzellikte düzenleme yapacağı inancındayız.
Çorum Şehitliği, şehrin Samsun çıkışında, itfaiyenin karşısında bulunmaktadır.
Mahzuni Şerif'in büyük dedesi Seyyid Mehmet'in türbesinin bulunduğu Hasan Köyü, 1800'lü yılların ortasın da Sünniliği seçmiştir. Seyyid Mehmed'in ölümünden sonra aile iki kola ayrılmış; bir kol, o dönemde Afşin'e bağlı olan Berçenek'e yerleşerek Alevi inancını sürdürmüş, diğer kol ise Hasanköy'de kalarak Sünni inancı benimsemiştir. Kendi ifadesine göre Ağuçan Ocağı'na bağlı Cerit Türkmenlerindendir. Sülalesi sonradan Cırıklı adını almıştır. Ceritler, Oğuzların Avşar boyuna mensupturlar.
Barış Büyükelçisi ve Kore Gazisi babam Mehmet Sami BOZKURT;
Koreli General Sang-Hoo LEE imzalı sertifika; sertifikanın üzerinde Korece ve İngilizce olarak; "BARIŞ ELÇİSİ BELGESİ" KORE GAZİLERİ DERNEĞİ" yazmaktadır.
Kore Devletinin göndermiş olduğu kutu içerisindeki yakaya takılan rozet, sol göğüse takılan madalyon ile göğüse şeritle takılan madalyon.
Birleşmiş Milletler'in Kore Savaşı'nda savaşan Muharip Gazilere vermiş olduğu madalyon.
Amerika Birleşik Devletleri'nin Kore'de Savaşan Türk Tugayı Muharip Subaylarına vermiş olduğu "MÜMTAZ BİRLİK" brovesi (Beratı). Brovenin (Beratın) hikayesi:
Bu yazıyı yazmak istemiyordum ama biraz da bozulduğum için yazmak istedim. Yani o kadar da çok bozulmadım ama bir eziklik hissettiğim için yazmaya karar verdim.
Bizler de valilerin emrinde çalışmıştık, bizim valilerimiz bayramlarda, seyranlarda birer bayram kutlama yazısı yazar birimlere gönderirdi. İyi hoş da biz o kutlama yazısını okumaz, daha doğrusu geldiğinden bile haberimiz olmazdı. Zaten geldiği gibi de ait olduğu klasöre konur, tozlu raflara kaldırılırdı. Anlayacağınız gereksiz bir yazışma.
KARABİBİK; onun yeri bir başka. Bize en yakın davranan kedimiz. Daima bizimle olmak ister, onun için yeri salondaki koltuğun üzerindeki yeşil battaniyedir.
AKBEY; cinsi (cinsinin ne olduğunu bilmiyorum zaten, büyük ihtimalle sokak kedisi, annenin ikinci yavrusu) itibarıyla biraz hırçın, sevilmeye falan pek gelmiyor. Onun yeri de kuşkusuz buzdalabının üzeri. Dışardan gelir gelmez, yemeğini yer yemez hemen buzdolabının üzerine çıkar, temizliğini orada yapar ve orada uyur.
Bu gün hastaneye gitmiştim. Kolestorolümü ölçtürdüm 217 den 255'e çıkmış. Triglisedir diye bir şey daha varmış o da 269'dan 366'ya çıkmış. Çıkar tabi kardeşim. Adamı sinir ediyorlar. Her adım atmada sinir, buhran.
Şadırvanın girişi.Şadırvanın tavan kısmından görüntü. Gerçekten çok hoşuma gitti. Yapana da yaptırana da teşekkürler. Ellerine sağlık.
"Yiğidi öldür hakkını ver."