24 Nisan 2012 Salı

Akrep, Kelebek, Kedi, Kurbağa, Eşek ve Yeşil Örümcek

Köy yeri malum şehir yerine benzemez. Buralarsa sevimli sevimsiz bazı yaratıklar bulunur, hatta bu yaratıkların çoğu evlerimizde bulunur. Biz bunlarla yaşamasını öğrendik artık. Ne kadar zararlı ve tehlikeli olursa olsunlar öldürmeyi hiç düşünmedim bu hayvancıkları. Elimden geldiği kadar evden uzak tutmaya bir şeylerle alıp bahçeye atmaya çalıştım

Resimde görülen akrebi kulübenin inşaatı sırasında Çineli Ahmet Usta ufak taşın üzerinde bulmuş eve balkonuma getirdi bak diye. Ben de hemen fotoğrafını çektim. Bu sırada akrep zehirli kuyruğunu kaldırıp, savunmaya geçerek evin içine girmeye çalıştı. Bir bezle yakalayarak bahçenin dışına attım.   
Evin salonunda tül perdemde bir şey kımıldıyordu epeyce büyük bir şeydi önce ne olduğunu anlayamadım perdeyi çevirip baktığımda kocaman bir kelebek olduğunu gördüm.

Ne kadar da büyük bir şeydi. Ya evin içerisine girdi yada evde larva iken kelebek oldu. Elimin büyüklüğünü bilen bilir, işte o elin avuçlarında bile kocaman duran güzel kelebeğim... 
Elimle havaya attım ki uçsun gitsin diye. Elimi elleriyle o kadar sıkı kavramıştı ki uçacağına yere düştü kelebeğim. Sonra da uçup gitti. 
Hayvanların en güzeli en sempatiği Karakızım; bu sene de köye geldiğimi duyar duymaz gelip yanımdan ayrılmadı. 
Bu da bir kurbağa, hem de ne kurbağa Baba Kurbağa. Duvarın yanındaki büyük taşımın altını mesken tutmuş. Geceleri bir kurbağa sesi geliyor ki sormayın. Sabah araştırdığımda bağıran buymuş, ellemedim dursun orada istediği gibi bağırsın dedim. Lakin ertesi sabah baktığımda yol almıştı kurbağam.  
Kim bağladıysa bahçemin hemen yanına birisi bu eşeği bağlamış gitmiş. Hayvancağız sabaha kadar bağırarak sahibini çağırdı. Meğerse çok susamış. Sabah erkenden kalkıp çevreyi kolaçan ettiğimde bu merkebi gördüm ve hemen su getirdim verdim. Veriş o veriş arkadaş olduk hemen. 
Bu da devasa bir örümcek hem de yeşil renkli ve çok süratli bir mahlukat. Evimin dış duvarında dolanıp duruyordu.

İşte böyle köy yeri dedim ya her türlü sevimli sevimsiz yaratığı her an için görmeniz olası...

2 yorum:

Sadece C. dedi ki...

Ben de çok severim hayvanları, hem de hepsini. Sanırım korktuğum, sevmediğim hayvan yok. Aslında düşününce, doğanın asıl sakinleri onlar, sanırım biz misafiriz onların alanlarında..
Çok keyifle baktım fotoğraflara. Kelebek hakikaten mutheşemmiş ama akrep de ayrı ilginç, mavi mi rengi gerçekten? Eşeğin sahibi çıktı mı ortaya merak ettim.

ÇAĞATAY dedi ki...

Değerli CERENMUS; yorumun gayet yerinde, gerçekten de bu doğanın sahiplerinin bölgelerinde aslında biz misafiriz, işgalciyiz.

Eşeğe gelince sahibi Mehmet Ali beymiş yani köylüm. Bir kaç günlüğüne buraya bırakmış.

Köy yerinde eşek çok lazım oluyor. Traktörlerin, arabaların girmediği yerlere onlar giriyorlar. Köylülerimiz Kışlık odunlarını yapacakları zaman eşeklerle taşıyorlar onları ormanlardan. Yolu olmayan bahçelerde çağla ve badem zamanları onlara yüklüyorlar çuvalları. 150 kiloya kadar rahatlıkla taşıyorlar cefakâr hayvanlar...