23 Nisan 2011 Cumartesi

Muhammet Efe (Muhammet ARKALI)

Muhammet ARKALI; diğer adıyla Muhammet Efe, köyümüzün hatırlı kişilerindendir. 68 yaşında olmasına rağmen çalışmasından kesinlikle ödün vermez. Ağabeyi bir dönem köyümüzde muhtarlık yapmıştır. Ben kendisine "Muhammet amca, Muhammet abi veya Muhammet Efe" diye hitap ederim, o an aklıma ne geldiyse o ismi söylerim.

Muhammet abi, gençliğinden beri 1 gün dahi boş durmamış devamlı çalışmış birisidir. O kadar çok tarlası var ki saymakla bitmez. Ben burada tarla diyorum, bademlik, zeytinlik, palamutluk tarla olarak anılmaktadır buralarda.

İbrahim ağabeyin aşı yaptığı gün Muhammet Efe de ağaçları budamıştı, yorgun görüntüsü ondandır.
Muhammet amca, işlerini bitirdikten sonra kendi evine yakın olan Rodoslu İsmail abinin bahçesine takılır. İsmail abi de Rodos Türklerinden olup 30-35 sene önce akrabalarının bulunduğu Yarımada'ya dönüş yapmış ama Rodos'la irtibatını kesmemiştir.

Muhammet amca ile Rodoslunun kafaları denk olduğundan iyi anlaşmaktadırlar.
Sağda görülen Rodoslu İsmail. 3,5 dönüm üzerine köyümüzde işçiliğini, ustalığını, kalfalığını kendisi yaptığı evinin bahçesinde; Datça'daki evinden daha rahat hissetmektedir kendisini. "Bu evde, bu bahçede huzur bulmaktayım." der.

Muhammet efenin Gelemer'deki 4 dönümlük, içerisinde 8 metre kuyu bulunan (kuyuyu gençliğinde kazma ve çapayla kendisi kazmıştır) bahçesi bana yakın olduğundan işlerini bitirir bitirmez doğru benim yanıma gelir. Gelirken hiç eli boş gelmez. Bir ailenin pazardan 1 haftada aldığı sebzeleri her gelişinde getirir.

Bu 4 dönümlük bahçeyi sırf sebze ihtiyacı için kullanmaktadır. Sebze olarak ekip dikmediği hiç bir şey yoktur. Kendisi, eşi ve kızıyla birlikte yaşadığından ektiklerinin fazlalığını köydeki bakkallarda sattırır.

Aklımda kaldığı kadarıyla Muhammet Efenin Seki mevkiinde, Güvercinlikde, Çatak Yolunda, Gelemerde, Somacıkta, Batıriçi'nde 100 dönümden fazla bademlik ve zeytinliği bulunmaktadır. Bütün buralara tek başına bakmaktadır. Bana bu sene "Artık yoruldum, ağaçlara çıkarken zorlanıyorum" dedi. Bu lafı Muhammet amcadan ilk defa duydum, belli biraz yorgundu. Bacanağı Arif'in ölümüne de epey üzülmüştü.

Muhammet Efenin, çağla mevsiminde 4-5 ton çağla yaptığını bilirim; bazı mevsimler 1 tondan fazla badem kırdığı da olmuştur. Her sene 1 tona yakın zeytin yağı çıkartır.
Burası da Muhammet Efenin köydeki evinin yanındaki damın bahçesi. Dam da büyükçe bir fırını vardır (fırının resmini çekmeyi unutmuşum) Bahçedeki mezbeleliğe aldırmayın, solda görünen naylon seraların üzerindeki naylondur. Ektiği, diktiği tüm sebzelerin fidelerini kendisi yetiştirir. Geçen seneler keçileri, ineği ve bir de eşeği vardı, belli ki artık bıktı bu işlerden bıraktı onları. Bahçedeki tavuklarının yumurtasından 10 tanesi her gün, yeğeni bakkal Erdal tarafından Datça kaymakamına satılmaktadır.

Resimde de görüldüğü gibi dam köyden biraz yüksekçedir. Evi daha yüksek olup geçen sene tadilat yaptırdı. 2 katlı evinin oturma odasından ve balkonundan Ege Denizi net bir şekilde görünmektedir. Geceleri ise Bodrumun ışıklarını seyrederek içer rakısını Muhammet efem...
Muhammet amcam bahçeden geldiği için ayaklarında çizmeler var. Koca Muhammet, köyde çoğu ilke de imza atmıştır. Yüzme bilmediği halde motor alarak balıkçılık yapmış, AKTUR önünde pazar sergisi açmış, köye ilk seracılığı getirenlerden olup eşi halen ipek böceği kozacılığı yapmaktadır.

Muhammet Efem, bana "Gelemer Ağalığı"nı veren üç kişiden birisidir. Abdullah Efe, Fethi Efe ve Muhammet Efe; 4 sene önce benim evimde toplanarak, yeyip içildikten sonra karar aldılar. Alınan kararda; "Burası, Gelemer Mevkii'nin ağalığına sen yakışırsın, buranın ağalığı sana uygundur, hayırlı olsun..." denilerek tescil edildi.

1 yorum:

Sadece C. dedi ki...

Bu yaşta "ağaca çıkarken yorulması" normal yahu, onun yarı yaşındaki şehirliler değil ağaca, merdiven çıkarken yoruluyor..