15 Aralık 2010 Çarşamba

Bu Nasıl Uyumadır?

Bildiğimiz gibi soğuklar bastırdı. Avrupa'ya ülkemizden önce gelen soğuklar oralarda 70-80 kişinin ölümüne neden olmuş. Bu da demek oluyor ki kış bu sene çetin geçecek. Kışın çetin geçeceğini atalarımız tecrübeleriyle öğrenmişler; ayvalar çok olursa o yıl çok soğuk olurmuş. Doğru, bu yıl ayvalar haddinden fazla çok oldu.

Hadi biz doğalgaz, soba, kömür vs. ile ısınıyoruz. Hayvanlar nasıl ısınıyorlar? Bilhassa evsiz-barksız hayvanlar? Onlarda tüyleriyle ısınıyorlarmış. Örneğin kışın kedilerde tüyler haddinden fazla çıkarmış. Bahar geldiğinde de tüylerini dökermiş kediler. Bunu gözlerimle gördüm. Benim kedilerimde kış tüyleri fazla uzamıyor ama balkonda yatan 2 yavru kedinin tüyleri kışa hazırlanmış. Balkonda kutularında yatan 2 yavru kedinin tüyleri haddinden fazla uzamış. Kedicikler bile kendilerini kışa hazırlıyorlar.

Benim kedilerimin kış tüyleri neden fazla uzamıyor? Diye düşünürken aklıma evin sıcaklığı geldi. Eee, havalar soğudu, dışarı yağmur, kar, çamur diye dışarı çıkmayıp bütün gün kaloriferin üzerinde, kombinin üzerinde yatarsan tüylerin uzamaz. Senin soğukla temasın yok ki tüylerin uzasın. Gökhan baba yakıt parasını veriyor senin tüylerini uzatmana gerek yok...
Görüyorsunuz değil mi? Ne kadar acaip bir şekilde uyumuş 3 kardeş. Biz buna "ayuşlu-başuçlu" uyama diyoruz. Küçükken kardeşlerimizle böyle yatardık. Babamın 20-30 günlük senelik izinlerinde memlekete gittiğimizde yatacak yer sıkıntısı olduğu zamanlar somyalarda veya yerde kurulan yataklarda böyle kediler gibi yatardık. İyi hoş, köyde yazın kalabalık olunduğunda gene bu şekilde uyunuyor.
Ben 3 kardeş diyorum amma bunlar ana bir baba ayrı kardeşler. Evdeki dört kediden üçü siyah-beyaz bir tanesi tekir-bekir karışımı. Sokak kedileri! Şanslı sokak kedileri!
Bildiğim kadarıyla cinsi belli olmayan sokak köpeklerine "Bobi" diyorlar, cinsi belli olmayan sokak kedilerine ne diyorlar acaba?
Önceleri, yani benim çocukluk zamanlarımda (40-50 sene evvel) iki cins kedi vardı. Sarman ve Tekir derdik onlara. Şimdilerde o kadar çok değişmiş ki kediler, tüylerinde kırmızı olanlarına bile rastladım.
Geçenlerde bir fıkra duydum, kedileri seven bir arkadaş anlatmıştı, çok hoşuma gitti buraya da yazmak istedim.
AMCAOĞLU.
Bilindiği üzere aslanlarla kediler amcaoğluymuş.
Bir gün, aslan kediyi görmüş;
-Lan amcaoğlu ne bu hâl, el kadar kalmışsın.
Kedi de;
-Amcaoğlu hiç sorma. Sen insanoğlunu bilirmisin?
-Yok, bilmem.
-İşte amcaoğlu, insanların yüzünden ben böyle el kadar kaldım. Der demez aslan kükremeye, bağırmaya, insanoğluna küfürler savurmaya başlar.
-Lan, kimdir bu insanoğlu, necidir, ne yer ne içer, nerede yatar nerede kalkar? Göster bana şu densizi de ben gerekeni yapayım. Der.
Kedi de;
-Amcaoğlu bu kadar öfkelenme akşam şu saatte gel ben sana insanoğlunu göstereyim.
Bunun üzerine aslan gider akşam insanoğlu ile buluşmak için hazırlanır. Akşam olur kedinin dediği yere gelir ve başlar bağırıp çağırmaya, atıp tutmaya.
İnsanoğlu gürültü karşısında açar kapıyı. Bakar aslan gelmiş bağırıp duruyor. Der ki;
-Sen kimsin?
Aslan hiddetle:
-Ben ormanlar kıralı, kedinin amcaoğlu aslanım.
İnsanoğlu;
-Madem sen aslansın, ormanların kıralısın. Gel gir şu çuvalın içine. Der.
Aslan hiç tereddüt etmeden ve düşünmeden ağaca asılı çuvalın içine girer. İnsanoğu elindeki sopayla başlar çuvalın içindeki aslana vurmaya. Sopayı yiyen aslanın feleği şaşmıştır. Çuvalın içinden çıkmaya kalkışsada başaramaz ve içinden der ki:
-Ölmesine öldüm de amcaoğlu kadar kalabilseydim.

Hiç yorum yok: