17 Ağustos 2011 Çarşamba

Mehmet PULLU (MEMETÇE)

Mehmet PULLU; köyde genelde MEMETÇE derler kendilerine. Kurtuluş Savaşı sıralarında Amcaları Muğla Kuvay-i Milliye'sinde görev yapmış, bir amca oğlu da Kore Gazisi olup halen Datça-Marmaris yolu üzerinde eşiyle birlikte bakkal dükkanı işletmektedir.

Mehmet Amca, rahmetli Arif Amcamın yakın ahbabıydı, Arif Amca ölünce tek kaldı, tek takılmaya başlamıştı.

Köyün girişinde Hızırşah Camii'nin karşısında 2 dönüm kadar bahçesi olan Mehmet Amcanın gelir kaynağı orasıdır. Her sene yeteri kadar sebzesini eker, diker, çalışır. Eşi ise, pazar günleri Datça pazarında elişi örme, dantel, oya gibi şeyler satarak eve katkıda bulunur.

Sağ olsun Mehmet Amca, benim ev yapılırken Arif Amca ile çok yardım ettiler. İnşaatta kullanılmak üzere en az 20-25 traktör taş topladılar tarlalardan. 15 gün boyunca Mehmet ile Arif Amcaların görevi taş toplayıp inşaata getirmekti.

Hatta, evin kapısının girişinde bulunan; çok eskilerden kalma, İ.Ö. ki devirlerde yaşamış insanların yaptığı ve kullandığı bir taş dibek bulmuş taş toplarken, onu getirdi bana: "Bunu duvar yapılınca babanın üzerine koy, süs olarak dursun." demişti. Aynen de yaptım. Memetçe'nin getirdiği antik değeri yüksek taş dibeği kapının girişine koydum. Gelen geçenin dikkatini çekiyor.
Geçenlerde Muhammet Efe'yle köyde otururken Mehmet Amca geldi. "Kalk Mehmet Amca, kalk Muhammet Efe, senin Somacık'taki bahçeye gidelim armut varsa toplayalım." dedim.

Zaten bahçe işlerinden yorgun olan Muhammet Abi, Memetçe'ye şarap, bize de bira alarak yola çıktık.

Somacık'ta bulunan, 50 sene önce Mehmet Amca ve rahmetli arkadaşlarının yaptıkları çeşmenin önünde durduk. Resmin üzerine tıklarsanız çeşmenin duvarına yapanların isimlerinin baş harflerinin yazıldığını ve bazı notları okuyabilirsiniz. O sıralar Datça-Knidos asfalt yolu yokmuş, eşekler ve kervanlar bu çeşmenin önünden geçerek Datça ve Marmaris'e gidermiş. Bu çeşmeyi de Mehmet Amcalar hayırlarına yapmışlar, gelip geçen yolcular su içsinler diye.

Çeşme şimdilerde sapada kaldığı için ormanların içinde görünmüyor bile; ama gene hayır işlevini sürdürüyor, arılar, börtü böcekler su içiyor 50 sene önce yapılan çeşmeden.
Muhammet Abi, bahardan bu yana Somacık'daki bahçesine gelememiş, işlerinin yoğunluğundan dolayı. Somacık'daki zeytinliğini, mahsul durumunu görmek için geldi. Zeytinliğin içerisinde de 2 adet armut ağacı var Muhammet Abinin.

Kim köyden 5 kilometre mesafedeki Somacığa gelecek de armut toplayacak? Buralardaki ağaçları genelde kurda kuşa yem olarak bırakır köylüm. "Onların nasibidir." der.

Fotoğrafta Mehmet Amca şarabın yanına meze yapmak için armut toplarken.
Somacık'tan geldikten sonra Memetçe'yi köy kahvesinin yanına bırakmıştık. Memetçe; oradan bir şarap daha alarak bahçesine çapa yapmaya gitmiş.

İşte olanlar o zaman olmuş. Artık çapa mı yapıyormuş, yoksa dinlenmek için bahçesinde bulunan eski, viran evin içine yatmaya mı gitmiş ne yapmış, kalmış orada. Bazı köylüm, yıkık evde kaldığından dolayı çarpılmıştır demekte, bazısı tansiyonu çıkmış kalmış öyle demekte, kimisi de felç olmuş demekteydi.

Mehmet Amcanın eşi, Memetçe'nin eve gelmediğini görünce bahçeye gitmiş. Ne görsün Memetçe bahçede yatıyor. Hemen hastaneye haber vermişler, gelen sağlıkçılar ilk müdahaleyi yaptıktan sonra Mehmet Amcayı Marmaris'e sevk etmişler.

Mehmet Amcayı 10 gün kadar sonra damadı Marmaris'den taburcu edilince evine getirmiş. Köye geldiğini duyar duymaz hemen Mehmet Amcanın yanına koştum, geçmiş olsuna gittim.

Anlatmaya başladı; Marmaris'de doktorların kendisiyle nasıl ilgilendiğini, doktorların ve hemşirelerin kendisini ne kadar çok sevdiğini, kollarından tutarak fizik tedavi yaptırdıklarını, az daha geç kalsaymış öleceğini falan ballandıra ballandıra anlattı.
Ben ağlamaklı olmamla, Memetçe'nin anlattıklarının hiç birini dinleyemedim, benim aklım fikrim hep eski günlerdeydi, Arif Amcamla ve Memetçeyle oturduğumuz, sohbet ettiğimiz günlerdeydi.

Amman Memetçe, kendine iyi bak bize acı yaşatma! Bıktım artık acılar yaşamaktan. Seni çok seviyorummmmmm...

Hiç yorum yok: