İsmail abi, öğrenimini Rodos'daki köyünde yapmış. Şimdilerde 68 yaşında olan Rodoslu; Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan önceleri adadan kaçarak İstanbul'a gelmiş. İstanbul'da Türk vatandaşlığına geçmiş. Nüfuz cüzdanında nüfusa kayıtlı olduğu yer hanesinde: EMİNÖNÜ yazmaktadır. O zamanlar Yurda girenleri vatandaşlığa geçirme olayı Emniyet Müdürlüğünün Eminönü'ndeki Yabancılar Şubesi'nin göreviymiş.
İsmail Abi, vatandaşlığa geçtikten kısa bir süre sonra askerliğini yapmak üzere Yozgat'a yollanmış. Yozgat'ta askerliğini yaptıktan anasının köyü ve akrabalarının yanı Datça Mesudiye'ye gelmiş.
İsmail abinin on parmağında on marifet vardır. Rodos'da bulunduğu sıralarda bile Yurt dışına çıkar oralarda çalışırmış. Memleketine döndükten sonra da yurt dışında çeşitli ülkelerde her konu üzerine çalışmış.
Türkçe dışında, Yunanca, İngilizce ve İspanyolca dillerini de mükemmelen konuşur.
İsmail abinin, Datça İskele Mahallesinde Rodos'a nazır evi bulunmasına karşılık Köyümüzdeki, a'dan z'ye kendi elleriyle yaptığı evini daha çok sevmekte, sabahleyin uyanır uyanmaz buraya gelmektedir. Çoğu konuşmasının arasında: "Ben burada, bu evde huzur buluyorum." der.
Evinin yürüyüş yolu üzerinden görüntüsü. Eve köyden bir kilometre kadar ormanın içerisindedir.
Evinin girişi; karşıda yine kendisinin yapmış olduğu fırını ve motorsikleti...
Rodoslunun kapı numarası bile var. Binası ruhsatlı.
Evinin önünden bakıldığında görülen manzara bu şekilde. Karşı ki tepelerin hemen altından Datça-Knidos yolu geçmektedir. Bahçesinin ortasındaki kuyuyu görüyorsunuz. Bu da kepçe ile açılıp beton dökülerek yapılmış kuyu. Bu kuyunun betonunu Rahmetli Arif Amcayla atmış Rodoslu.
Burası da İsmail abinin bahçesinin görüntüsü. İsmail abi hiç boş durmaz, sağ tarafta ot yığınları gibi duran öbek, ekip hasat ettiği nohutların sap kalıntılarıdır.
İsmail abi, Rodos'tan döneli uzun yıllar olmasına rağmen Adadaki Türk tanıdıkları onu hiç yalnız bırakmazlar. Bu sıralar adadan (Rodos) gidip gelmek kolay olduğundan dolayı misafiri hiç eksilmez.
İsmail abinin, Datça İskele Mahallesinde Rodos'a nazır evi bulunmasına karşılık Köyümüzdeki, a'dan z'ye kendi elleriyle yaptığı evini daha çok sevmekte, sabahleyin uyanır uyanmaz buraya gelmektedir. Çoğu konuşmasının arasında: "Ben burada, bu evde huzur buluyorum." der.
Evinin yürüyüş yolu üzerinden görüntüsü. Eve köyden bir kilometre kadar ormanın içerisindedir.
Evinin girişi; karşıda yine kendisinin yapmış olduğu fırını ve motorsikleti...
Rodoslunun kapı numarası bile var. Binası ruhsatlı.
Evinin önünden bakıldığında görülen manzara bu şekilde. Karşı ki tepelerin hemen altından Datça-Knidos yolu geçmektedir. Bahçesinin ortasındaki kuyuyu görüyorsunuz. Bu da kepçe ile açılıp beton dökülerek yapılmış kuyu. Bu kuyunun betonunu Rahmetli Arif Amcayla atmış Rodoslu.
Burası da İsmail abinin bahçesinin görüntüsü. İsmail abi hiç boş durmaz, sağ tarafta ot yığınları gibi duran öbek, ekip hasat ettiği nohutların sap kalıntılarıdır.
İsmail abi, Rodos'tan döneli uzun yıllar olmasına rağmen Adadaki Türk tanıdıkları onu hiç yalnız bırakmazlar. Bu sıralar adadan (Rodos) gidip gelmek kolay olduğundan dolayı misafiri hiç eksilmez.
Geçenlerde gene Misafirleri vardı Rodos'tan. Sağdaki Mehmet beyle soldaki Celal bey. İsmail abi misafirleriyle sohbet ederlerken aklına Muhammet abiyle ben gelince bizi de çağırdı muhabbete. Saatler de epeyce ilerlemiş olmasına rağmen İsmail abiyi kırmayıp gittim.
Muhabbet sırasında aklıma takılan bir konuyu sorduğumda İsmail abi anlattı: "O zamanlar Kıbrıs Harekâtı daha olmamıştı, Kıbrıs'da Türklerle Rumların arası iyice açılınca Rodos'da biz yalnız kalmıştık, kaçan kaçtı kaçmayan köylerinde kaldı, hepimiz sabahlara kadar nöbet beklerdik; Rumların silahları vardı, bizde silah namına hiç bir şey yoktu. Sonra Türkiye'den Rahmetli Türkeş bize silah gönderdi, biz sizleri unutmadık, ülkemiz zor durumda, bir şey olduğunda bu silahlarla kendinizi koruyun, daima sizinleyiz. Diyerek bize destek oldu Anavatan..." diye kısaca yanıtladı sorumu İsmail abi.
Muhabbet esnasında Rodoslu ara sıra karını açarak ameliyat yerlerini gösteriyor, karnında plastik olduğunu söylemeyi ihmal etmiyordu. Her türlü ameliyatı geçirmiş sağ olsun...
Celal bey, şimdilerde Rodos'da hatırı sayılır büyüklükte ziraatle uğraşıyormuş.
Bacanağı Mehmet bey ise balıkçılık yapıyormuş. Anlattıklarına göre oranın balıkçılığı bizim balıkçılıklara benzemiyormuş. Daha bilinçli ve daha karlıymış.
İsmail abi, burada kendi yaptığı evinde Muhammet abiyle beni konuk etti. Yalnızlıktan çok sıkılan Rodoslu yanına arkadaş arıyor. Sağ olsun gittiğimizde her türlü ikramda bulunur. Rodos'tan gelenlerin hediye olarak getirdiği viski, rakı, şarap, bira ne varsa içirir.
Köyümüzdeki en samimi arkadaşı Muhammet abidir. Muhammet abi, ne zaman işi düşse Rodoslu'yu arar: "İsmail, bahçedeyim kuyuyu çalıştıracağım mazot al gel, İsmail yüküm ağır motoru kap gel..."
Sağ olsun İsmail ağabey, Rodoslu gerçekten candan bir arkadaş. "Oğlumun nikahına mutlaka bekliyorum, bizzat..." der. Mutlaka gideceğim 3 yıllık dostum İsmail KOCA'nın oğlunun nikahına.
Muhabbet sırasında aklıma takılan bir konuyu sorduğumda İsmail abi anlattı: "O zamanlar Kıbrıs Harekâtı daha olmamıştı, Kıbrıs'da Türklerle Rumların arası iyice açılınca Rodos'da biz yalnız kalmıştık, kaçan kaçtı kaçmayan köylerinde kaldı, hepimiz sabahlara kadar nöbet beklerdik; Rumların silahları vardı, bizde silah namına hiç bir şey yoktu. Sonra Türkiye'den Rahmetli Türkeş bize silah gönderdi, biz sizleri unutmadık, ülkemiz zor durumda, bir şey olduğunda bu silahlarla kendinizi koruyun, daima sizinleyiz. Diyerek bize destek oldu Anavatan..." diye kısaca yanıtladı sorumu İsmail abi.
Muhabbet esnasında Rodoslu ara sıra karını açarak ameliyat yerlerini gösteriyor, karnında plastik olduğunu söylemeyi ihmal etmiyordu. Her türlü ameliyatı geçirmiş sağ olsun...
Celal bey, şimdilerde Rodos'da hatırı sayılır büyüklükte ziraatle uğraşıyormuş.
Bacanağı Mehmet bey ise balıkçılık yapıyormuş. Anlattıklarına göre oranın balıkçılığı bizim balıkçılıklara benzemiyormuş. Daha bilinçli ve daha karlıymış.
İsmail abi, burada kendi yaptığı evinde Muhammet abiyle beni konuk etti. Yalnızlıktan çok sıkılan Rodoslu yanına arkadaş arıyor. Sağ olsun gittiğimizde her türlü ikramda bulunur. Rodos'tan gelenlerin hediye olarak getirdiği viski, rakı, şarap, bira ne varsa içirir.
Köyümüzdeki en samimi arkadaşı Muhammet abidir. Muhammet abi, ne zaman işi düşse Rodoslu'yu arar: "İsmail, bahçedeyim kuyuyu çalıştıracağım mazot al gel, İsmail yüküm ağır motoru kap gel..."
Sağ olsun İsmail ağabey, Rodoslu gerçekten candan bir arkadaş. "Oğlumun nikahına mutlaka bekliyorum, bizzat..." der. Mutlaka gideceğim 3 yıllık dostum İsmail KOCA'nın oğlunun nikahına.
1 yorum:
babam neymiş be hay eline saglık abiiii
Yorum Gönder