26 Eylül 2011 Pazartesi

Uçhisar

Nevşehir'de bulunduğumuz süre içerisinde ki son gezi yerimiz Uçhisar oldu.

Avanos çıkışından sonra Uçhisar'ın heybetli görünümü bana yıllardır görmediğim Naci Beğ'i hatırlattı, Naci kardeşimi.

Naci kardeşimle ilk defa bir gece yarısı Taşköprü ilçesinde karşılaşmıştım, ilk gördüğüm gün ısınmıştım kendisine. Nevşehir Uçhisar'danmış.

Bu yazımı Naci Beğ'e hediye ediyorum. Onun değerli eşi Mercan Hanım'a ve Kardeşim Mustafa'ya hediye ediyorum.
Naci kardeşimle en son yıllar sonra da olsa, 2 sene önce güneşsiz, yağmurlu bir günde sabahın ilk ışıklarında saat: 06:00'da Aydın Otogarında 10 dakikalığına görüşe bilmiştim. 9 sene sonra 10 dakikalık bir görüşme yapabilmiştik kendisiyle. Mercan yengemi görmeyeli yıllar oldu.

Hele Mustafa'yı, kardeşim Mustafa'yı... Çok özledik sizleri...

Mustafa; duydum ki seni dershaneler, okullar, kapış kapış arıyorlarmış, herkes peşindeymiş, çalışkan olmuşsun, akıllı olmuşsun...

Yaramazlıkların hep bize denk gelmişti zaten, Kıra, pikniğe, baraja, dağa, ormana gittiğimizde yapmadığın yaramazlık kalmazdı, insanı bezdirirdin Mustafa, insanı anasından doğduğuna pişman ederdin... Uyuduğun zaman rahat ederdik...

Şimdi kocaman adam olmuşsun, Allah bilir bu sene üniversite imtihanlarına da girersin.
Seni çok yükseklerde görüyorum Mustafa; inşallah hep yükseklerde kalırsın, Vatanımıza hayırlı bir evlat olacağından zerre kadar kuşkumuz yok...
İlçeyi gezerken hep kendi kendime sordum: 'Naci Beğ, acaba küçükken bu kayalara çıkmış mıdır? Rahmetli anne, Naci Beğ'i nasıl da merak etmiştir o günler.'

Bir anda zaman makinesine binmiş gibi hissettim kendimi, Naci'nin çocukluğu geldi aklıma, Mustafa gibi yaramaz mıydı? Diye düşündüm...
Ne yalan söylemeli, bir yumruk oturdu boğazıma... Ağlamaklı, hüzünlü bir fırtına esti içimde, 1970'li yıllar geçti gözlerimin önünden, Kapadokya'nın 'Güzel Atların Ülkesin'de tozu dumana katan atlar geçti arabamın önünden...
Hiç bir kötülüğünü görmedim de duymadım da Naci Bey... İsyanların hep aklımda, küfürlerin hep aklımda. Haksız yere kimseye laf etmezdin, haksıza ettiğin küfürler senin içinin güzelliğiydi... Küfürden başka da canını yakmazdın zaten insanların. Küfür dedim; bir 'Kavat' lafın vardı zaten.
Naci'leri düşünerek Uçhisar'ın merkezine geldik.
Ne bileyim, içime çöken acı bir karamsarlık, Uçhisar'da oyalanmamamı söyledi.
Arabamı 2. vitese alarak Uçhisar'ın sokaklarında, bana yabancı olan bu şehirde, bilinçsizce dolaştım.
Kâh kayaları, kâh evleri gördüm belli belirsiz, gözlerim yaşararak...
Uçhisar'ı geride bıraktım, tüm geçmişin geride kaldığı gibi Uçhisar'da geride kaldı.

Uçhisar'dan aklımda kalan üç şey: Naci, Mercan, Mustafa...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş,yüreğinize sağlık.Sizlerde bizim için çok değerlisiniz ve gönlümüzdeki yeriniz herkesten başka.Naci, Mercan ve Mustafa dan en içen sevgi ve selamlar....