Benim niyetim demirden güzel bir kapı yaptırmaktı. Hesap kitap yaptığımda şimdilik demirden olmasına gerek yoktu. Ahşaptan yapılması yeterliydi.
Hemen Çineli Ahmet ustamı aradım, anında geldi. Ahşap yapılmasının daha gösterişli olacağını söylemesi üzerine hemen malzeme tedariki için Datça'ya indik. Gerekli malzemeleri Ahmet ustanın arabasına atarak eve getirdik.
Tarlayı aldığımda kapının biraz geniş olmasını ben planlamıştım. Duvar babalarının arasındaki mesafeyi 5 metre olarak ayarladım. Eve gelen yol zaten dar, bahçeye girecek olan traktör, kepçe, kamyon gibi araçların kolayca dönebilmesi, manevra yapabilmesi için 5 metre idealdi. Hatta bu uğurda girişteki kocaman badem ağacını bile kestirmiştim.
Hemen Çineli Ahmet ustamı aradım, anında geldi. Ahşap yapılmasının daha gösterişli olacağını söylemesi üzerine hemen malzeme tedariki için Datça'ya indik. Gerekli malzemeleri Ahmet ustanın arabasına atarak eve getirdik.
Tarlayı aldığımda kapının biraz geniş olmasını ben planlamıştım. Duvar babalarının arasındaki mesafeyi 5 metre olarak ayarladım. Eve gelen yol zaten dar, bahçeye girecek olan traktör, kepçe, kamyon gibi araçların kolayca dönebilmesi, manevra yapabilmesi için 5 metre idealdi. Hatta bu uğurda girişteki kocaman badem ağacını bile kestirmiştim.
Görüldüğü gibi kapı olmadan olmuyor. Arif amcam hep derdi buraya kapı yapalım, inek, keçi, köpek girmesin. Keçiler fidanları yiyorlar, ağaçları kurutuyorlar. Ama bir türlü maddi açıdan kapıyı yaptıramıyordum.
Neyse, Ahmet ustam malzemeler gelir gelmez ölçülerini alarak işe başladı. Binayı yapan Adanalı Remzi ustam, ustayım diye geçinen inşaatçılara hep derdi ki: "Bunlar malzemesiz usta." İşte Ahmet usta malzemesiz ustalardan değil. Ne yapacaksa, hangi işi yapacaksa ona göre malzemesini getirir sonra da bana: "Harç karacağım leğenin var mı, su lazım helken var mı, kazman var mı, küreğin var mı?" diye sormaz. Kendi malzemelerini getirir bir tek elektrik lazım olur Ahmet ustama.
Ahmet ustam kapıyı önce yerde keserek, biçerek, çakarak yaptı. Bu sırada karşıdaki tarlanın sahibi komşum, babamın askeri (Askerliğini Amasya Eryatağı'nda babamın da orada görev yaptığı 1971 yılında yapmış babamı eski haliyle tanıyor) Mehmet Ali bey geldi. Kendisi çok meraklıdır. Birisi bir şey yaparken mutlaka bakması, fikir yürütmesi gerekir. Çok çalışkan adamdır. Evi köyde olmasına karşılık zamanının büyük bölümünü bahçesinde geçirir. Bilgili çiftçilerdendir, her türlü sebzenin ekimini bilir, ektiği sebzelerden de çok güzel mahsüller alır.
Ahmet ustam akşama doğru kapının monte işini de bitirerek teslim etti. Kapının ahşaptan yapılması gerçekten yerinde bir karardı, demir yığını görüntüsü ile bu şekildeki görüntü kıyaslandığında bu görüntü benim daha çok hoşuma gitti. Hem de daha ucuza mâloldu.
Neyse, Ahmet ustam malzemeler gelir gelmez ölçülerini alarak işe başladı. Binayı yapan Adanalı Remzi ustam, ustayım diye geçinen inşaatçılara hep derdi ki: "Bunlar malzemesiz usta." İşte Ahmet usta malzemesiz ustalardan değil. Ne yapacaksa, hangi işi yapacaksa ona göre malzemesini getirir sonra da bana: "Harç karacağım leğenin var mı, su lazım helken var mı, kazman var mı, küreğin var mı?" diye sormaz. Kendi malzemelerini getirir bir tek elektrik lazım olur Ahmet ustama.
Ahmet ustam kapıyı önce yerde keserek, biçerek, çakarak yaptı. Bu sırada karşıdaki tarlanın sahibi komşum, babamın askeri (Askerliğini Amasya Eryatağı'nda babamın da orada görev yaptığı 1971 yılında yapmış babamı eski haliyle tanıyor) Mehmet Ali bey geldi. Kendisi çok meraklıdır. Birisi bir şey yaparken mutlaka bakması, fikir yürütmesi gerekir. Çok çalışkan adamdır. Evi köyde olmasına karşılık zamanının büyük bölümünü bahçesinde geçirir. Bilgili çiftçilerdendir, her türlü sebzenin ekimini bilir, ektiği sebzelerden de çok güzel mahsüller alır.
Ahmet ustam akşama doğru kapının monte işini de bitirerek teslim etti. Kapının ahşaptan yapılması gerçekten yerinde bir karardı, demir yığını görüntüsü ile bu şekildeki görüntü kıyaslandığında bu görüntü benim daha çok hoşuma gitti. Hem de daha ucuza mâloldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder