13 Haziran 2012 Çarşamba

Bankacı Rahmi Bey'in Bağı-Bahçesi

Bu konuyu bahçeleri çok seven J. Arkadaşıma ithaf ediyorum...

Bankacı Rahmi Bey'i 10 yıldır tanıyorum. İlk tanışmamız 2002 yılında emekli olduğumda olmuştu. Kendisi Ziraaat Bankası'nın Çorum Zafer Çarşısı Şubesinde çalışmaktaydı, bankoların arkasında vatandaşların bankacılık hizmetlerini yapmakla görevliydi.

Maaşımı halen de üç aydan üç aya almakta olduğumdan ilk defalar yılda 4 kez yüzünü görürdüm Rahmi Kardeşimin. 

Bu gün beni aradı, "Bahçedeyim, müsaitseniz gelin." diyerekten. Müsaittim gittim. Arabamı bağın önüne park ederek bahçenin tamamının görüntüsünü aldım.   
Emekliliğin tadını çıkartan Rahmi kardeşimi evinin balkonunda otururken buldum. Rahmi bey 2 sene önce emekli oldu, emekli olur olmaz da burasını satın aldı. Yanlış anlaşılmasın emekli ikramiyesiyle almadı burasını. Önce arabasını sattı, biraz birikmişinin üzerine de 36 ay vadeyle kredi kullanarak buranın sahibi oldu. 

28 bin liraya almış burasını. Yer, 1 dönüm. Ev içerisinde. 
Hemen balkonun altındaki bu ocakğın üzerindeki büyükçe sacda hamur işleri yapılıyormuş.
Bahçeyi gezmeye başladığımda, 1 dönüm yere haddinden fazla ağaç dikmiş olduğunu gördüm. Normalde 1 dönüm yere 15 ağaç dikilir. Ağaçları çok seven Rahmi bey, buraya 70 kadar ağaç dikmiş. 

Bu kadar ağacın burada, domates, biber, kabak, patlıcan, soğan gibi sebzelerle birlikte yaşaması imkansız.

Ufacık bir kısımda şeftali, elma ve armut ağaçları görülmekte. Bu ağaçlar daha genç ağaçlar, şimdiden birbirlerine girmişler. Bir de bunları 3-4 sene sonra ki büyümüş hallerini düşünün!

Mümkün değil bu ağaçların aynı yere birbirlerini ite-kaka büyümeleri.  
O zamanlar, ilk emekli olduğum zamanlar devletimizin biz emeklilere itimadı yoktu. Emekli aylıklarımızı almak için daha bankmatik (atm) kartları vermemiş, vezne kuyruğunda bekletiyordu. Ben de her ay vezne kuyruğunda beklememek için maaşımı üç aydan üç aya almak istemiştim o da böylece kalmış oldu, halen de üç aydan üç aya almaktayım. 

Rahmi'ye; "Bizler neden maaşlarımızı kuyruğa girerek alıyoruz?" diye sorduğumda: "Abi, öldün mü, kaldın mı?, senin yüzünü bir görelim. Maaşını sen mi alıyorsun oğlun mu alıyor? bilelim diye böyle yapılıyor." demişti. 

Rahmi beyin Malatya kayısıları. Bu seneki mahsul gerçekten çok güzel, dalları eğiyorlar.  
Rahmi, ceviz-kiraz karışımı bölgede ağaçlarına gözü gibi bakarken. 
Bankacı, ballı adam, bu kirazların, bu itiş-kakışta ayakta zor dikeldiği ufacık kara parçasında iyi büyümüşler.  
Gel zaman, git zaman sonra hükümetlerimiz utanma belası emeklilerini kuyruk çilesinden kurtarmak için otomatik para çekme makinelerinde kullanılan 7/24 saat hizmet veren ATM'leri devreye soktu. Kuyruk beklemeden, Rahmilerin yüzlerini görmeden paralarımızı istediğimiz gibi çekiyorduk. 

Buraya Rahmi bey sallanmak için bir de salıncak kurmuş, salıncakta fotoğrafını çekerken gözlerindeki sevinç parıltıları Senjamin tafından 'kapalı göz' olarak algılandı.  
1 dönümlük arazide, Rahmi'nin evini ağaçlardan görene aşk olsun. 
Eski bankacı sanki bahçesinde yokmuş gibi buraya bir de değişik çeşitte kayısı ağacı dikmiş, mahsullerde maaşallah çok bereketli.

Bankmatiklerden maaşlarımızı istediğimiz zaman, istediğimiz yerden çekme özgürlüğümüz bir müddet sonra elimizden alındı. Şöyle ki: kartımızı makineye soktuğumuzda; "Kartınızın 1 yıllık geçerlilik süresi dolmuştur, lütfen şubenize müracaat ediniz" diyordu.

İşte bu saatten sonra Rahmi kardeşi arama zarureti doğuyordu. "Rahmi kardeşim, ben Gökhan, ölmedim daha. Ben şimdi şuradayım, benim kartımın süresini 1 yıl daha uzatır mısın?" dediğimde sağ olsun: "Tamam Gökhan abi, sesini aldım, kartını kullanıma açıyorum." derdi.     
Rahmi bey, en az 20 yıllık olan bu armut ağacını çok seviyor. Bu armut ağacının her dalına ayrı aşılama yöntemleriyle, ayrı cinslerde armutlar aşılamış. Sağdaki dalda kış armudu, soldaki dalda yaz armudu, ortadaki dalda turfanda erkenci armut, öbür dalda Hoşi armudu... 
Ağaçlıkların içerisinde, her biri özenle sövenlere (kazık) tutturulmuş Ayşekadın fasulyeleri. 
Rahmi bey, burasını Çorum'un köklü ailelerinden Terlemezler'den almış. Terlemezler buraya gereken ilgiyi göstermişler artezyen bile vurdurmuşlar toprağa. Su her zaman var. 
Burası şimdilik boş durmaktaymış, ilerde tavuk kümesi olarak kullanacakmış Rahmi bey burayı. 
Çok az açıklık bir alana soğanlarını dikmiş, soğanlar gerçekten çok güzel olmuş buraya. 
Çam ağacı, bahçe sevenlerin olmazsa olmazlarındandır. Halbuki bu bahçeye çam dikmenin hiç bir mana ve anlamı yok. Burası sebze ve meyve ağırlıklı bir bahçe. İlerde bu çamlar büyüyünce altına, sağına, soluna hiç bir sebze dikemezsiniz.  
Yavaş yavaş ilerleyip ağaçları arkamızda bıraktıkça Rahmi beyin evi görülmeye başladı. 

Böyle bir yer almak istediğimi Rahmi beye söylediğimde: "Abi buralar çok pahallı, Eskiekin köyü yolu üzerinde yeni yeni parseller satışa sunuldu onların fiyatlarını bir öğrenelim." dedi. 
Balkonda, semaver ve barbekü şeklindeki ocağın yanındaki koltuklarda biraz daha oturduktan sonra Rahmi kardeşimle vedalaştım...

1 yorum:

Jardzy dedi ki...

:)

Ne güzel. Yine içim gitti.