
24 Ocak 2011 Pazartesi
Ve Dananın Kuyruğu Koptu...

18 Ocak 2011 Salı
Son Sürat Devam Ediyor...

Hasan Hocamın tavsiyesiyle STIMOL denen ilaçtan aldım. Kas gevşetip, toksinleri dışarı atıyormuş. Pek faydasını göremedim. Evden çıkıp spor salonuna gidinceye kadar ne ıztıraplar çektiğimi bir ben bilirim. Damdan düşenin halini damdan düşen anlar...
Salona giripte antrenmanlara başladığımda hiç bir şeyim kalmıyor. Ta ki; son yumruğu vurup antremanı bıraktığım zamana kadar. Üzerimi giyip eve gelinceye kadar akla karayı seçiyorum. Ayakkabılarımın bağcığını çözmek, çoraplarımı çıkartmak, duş almak ne kadar acı veriyor...
Sonra yemek yeyip, sabaha kadar deliksiz bir uyku çekmek. Sporculuk bu mu acaba? Yok yok bu değildir. Üzerimdeki hamlığı bir atabilsem, yürüyüşüm bile değişecek inanıyorum. Yürürken uçuyormuş gibi yürüyeceğim, şimdiden 3 kilo verdim. Son iki ayda 86 kilodan 92 kiloya çıkmıştım, alınan kiloları geri vermeye başladım. İyi ettim galiba bu spora başladığıma...
17 Ocak 2011 Pazartesi
Kitaplıktan Tabut...


Bu şema da kitaplığımızı aldığımız zaman içerisinden çıkıyor. Kitaplarımızı okumayı kestikten ve çoğu şeyden elimizi, eteğimizi çektikten sonra kitaplığımızı basit bir şekilde nasıl tabuta dönüştürüceğimizi gayet açık ve net bir şekilde tarif etmektedir...
14 Ocak 2011 Cuma
Kick-Box'a Başlıyorum.

Köydeki 15 kadar badem ağacı tamamen budanacak ve aşılanacak. Muhammet Amcamdan öğrendiğime göre en iyi budama ve aşılama zamanı Mart ayının başlarıyla sonuymuş.
Kalan iki ayımı değerlendirmek istedim ve bu gün Çorum'un milli sporcularından ve antrenörlerinden Hasan ÇALIŞKAN hocayla görüştüm. Hocamın yaklaşımını o kadar beğendimki hemen orasını kendi evim gibi benimsedim.
Güzel bir salonu var; salon içerisinde çeşitli spor dallarında kullanılmak üzere değişik değişik aletleri gözüme çarptı. Salonda çalışanlarırın yaşları 7'den yetişkinlere kadar çıkıyor. Zannedersem en yaşlıları ben olacağım.
Tabelaya bakıpda aldanmamak gerek, ilk önce bende bir şeye benzetemedim ama içeri girdiğimde farkı fark ettim. Ufak bir Çin kasabasındaki Spor Okullarına benziyor. Girişte ayakkabılar çıkartılıyor, saygı ve sevgi başlıyor. Kursiyerlere baktığımda hiç birisinin yüzünde vurayım, kırayım, döveyim diye bir ifade görmedim. Hepside Ülkemin saf ve berrak insanları, tertemiz çocuklar.
Hocamız Hasan Bey ise tıpkı Ulu Başbuğ ATATÜRK'ün "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim" sözlerini kendisinde toplamış, Türklüğün tüm güzel vasıflarını bünyesine ve ruhuna katmış tipik bir Anadolu çocuğu.

Burası da spor salonunun girişi. Gerçi fotoğrafı biraz yukarısı görülecek şekilde çekmişim ama mütevazi, kendisine has bir görünüşe sahip. Hocamın dediğine göre ellerindekilerle yetiniyorlarmış.
İlk çalışmama yarın sabah başlayacağım. Eşofmanlarımla ayakkabılarımı şimdiden hazırladım bir kenara koydum...
5 Ocak 2011 Çarşamba
Turkish and Azerbaijani wolves Türk-Azeri Bozkurtları...
4 Ocak 2011 Salı
Dananın Kuyruğu Koptu...

Dananın kuyruğu koptu;
18 Aralık 2010 günü girdiğim motorsiklet ehliyeti yazılı sınavını "90" puan alarak geçmişim. Şimdi sırada motorsiklet direksiyon sınavı kaldı. İşim de Allah'a kaldı.
Bisiklet sürmesini biliyorum ama motor sürmesini bilmiyorum. Hay Allah, bir akrabamda yok ki motorlu, olsada bana motorsiklet kullanmayı öğretse.
Büyük ihtimalle direksiyon sınavı haftaya pazar günü. İmtihanı yapan hocalara diyeceğim; "Arkadaş ben motor kullanmayı bilmiyorum, siz bana "geçti" notu verin yeter. Ben motor alınca köyde boş bir arazide sürmesini öğrenirim." İnşallah yok, mok, öyle şey olmaz demezler. Derlerse şayet; "Alın atınızı, .... tımarınızı." derim, bırakırım orada. Ehliyet mehliyette almam bildiğim gibi karadüzen çıkarım trafiğe.
Neyse, böyle olmayacağını tahmin ediyorum. Hocalar işi yokuşa sürmezler. Karşılarında kontak kapatmadan 2 bin kilometre yol almış şoför var.
Tabii ki bunu ilerleyen zaman gösterecek. Ben de buradayım, sizlerde buradasınız...