30 Mayıs 2012 Çarşamba

Terzi Elvan'ın Hobi Bahçesi

Ocak ayında, ben köye gitmeden önce Elvan abinin bahçesine 30 kadar çeşitli ağaç fideleri alıp dikmiştik, ağaçların ne kadar büyüdüğünü buradan görebilirsiniz. 
Terzi Elvan abi bu hobi bahçesini aldıktan sonra bahçenin görüntüsü yavaş yavaş değişmeye başladı. Su da bir problem vardı onu da halletti. 
Elvan abi yılların esnafı olduğundan ve halen de esnaflık yaptığından arayanı devamlı olur. Kendisi emekli olmasına karşılık devamlı dükkandan ve telefondan aranır. 

Boş durmayı sevmez Elvan abi. 40 parsellik hobi bahçelerinin artezyen suyunda bir problem vardı, su devamlı akmıyordu, bu işe de el atarak halletti. 

Gördüğüm kadarıyla Elvan abi buradaki 40 parselle ilgilenmese kimsenin ilgileneceği yok.  
Yolun giriş kısmına ben köydeyken marul, soğan, maydanoz, domates, patlıcan gibi sebzeler dikmiş, şimdilerde hepsi çıkmaya başladı. Günlerden beri yağmurlu geçen havalar Terzi Elvan'ın işine çok yaradı. 
Son yağmurlarla soğanlar o kadar çabuk büyüdü ki, görenleri imrendiriyor.  
5 ay evvel fide olarak aldığı cevizler şimdi bu vaziyette. 
20 gün kadar önce Ankara'ya sipariş verdiği konteynırı geldi. 30 metre kareden fazla olan konteynırın altını betonla doldurup yükseltti. 
Konteynırın iki oda, bir ufak salonuyla banyo-wc'si var. Burası mutfak olarak kullandığı odası. Büyükçe olan bu odaya bir de koltuk takımı yerleştirdi Elvan abi. Yağmurlu günlerde genelde burada oturuyor. 
Bulaşık, tabak, çanak için çok kullanışlı bir evyeyle, ufak bir buzdolabı, dolabın üzerinde ki ocak Elvan abinin bütün işini görüyor. 
Banyo ve wc. oldukça kullanışlı. 
Geçenlerde konteynırın kapı girişindeki bölümün üzerini kapatan Elvan abi, güneşli ve yağmurlu günlerde bahçesinde rahatlıkla oturabiliyor. 
Sağ olsun, ara sıra beni davet diyor. Oturup eskilerden konuşuyoruz. Yanındaki parsellerden birini de sana alalım diye tutturdu. Şöyle bir hesap kitap yapayım Elvan abiyi yalnız bırakmam buralarda.. 
Elvan abi, detaylarada önem veren birisi. Hemen buraya büyükçe bir küp alarak içerisine gül fidanını dikmiş bile. 
Buraya geçenlerde bir tavukla bir horoz getirmiş, hayvanlar içinde geçici olarak bir kümes yapmıştı ama civardaki aç köpekler gelerek Elvan abinin tavuğu ile horozunu yemişler. 
Su derdi de kalmadı Elvan abinin. Kuyudan gelen su pompalarla evine kadar geliyor. Su parası vermeden istediği gibi bahçesini suluyor. 
Elvan abinin hobi bahçesinin önünden Çorum-Osmancık yolu geçtiğinden yol boyu çok seyirli. Karşı tarafta da Deller köyünün arazisi başlıyor. Baharın gelmesiyle ağaçlar yapraklanınca görüntü tablo gibi oldu.

Güle güle otur Elvan abi, zaten bütün gün dükkanda sıkılıyordun, burası tam sana göre oldu. Canı sıkılınca atlıyor arabasına çoluğu çocuğu getiriyor, istediği gibi pikniğini yapıyor burada Elvan abi.

Yeğenimiz Ahmet'in Mezuniyet Töreni


Çorum Hitit Üniversitesi bu yıl üçüncü mezunlarını verdi. Mezun olanların içinde yeğenimiz Ahmet'te vardı. En çok sevdiğim yeğenim Ahmet. 
Ahmet, Konya Üniversitesi Ereğli Makine Bölümü iki yıllık Meslek Yüksek okulunu bitirdikten sonra ilimizde açılan Hitit Üniversitesinin Makine Mühendisliği bölümünü kazanınca üç yıl da burada okuduktan sonra Bu gün mezun oldu. 

Mezuniyet töreni Çorum Stadyumunda yapıldı. Açılışın akabinde Ahmet'in de bulunduğu grubun çabaları sonucu güneş enerjisiyle çalışan otomobilin geçit resmi, başta vali olmak üzere törene davetliler tarafından büyük ilgiyle izlendi. 

Ahmet'imizin yanında ben (solumda MHRMH) Ahmet'in yanında halası Şrf, arkada kardeşi Ayşenur, annesi ve teyzesi. 
Diğer bir gurup öğrenciler tarafından yapılan su ile çalışan otomobilinde misafirlerin ve öğrenci velilerinin önünden geçmesi büyük bir tezahürata neden oldu. 

Kafaları zehir gibi çalışan gencecik öğrencilerimiz mezuniyetlerinin vermiş olduğu sevinçleri görmeye değerdi.   
Tıp ve (Hemşirelik var zaten) Hukuk bölümünden başka bütün bölümlerin bulunduğu Hitit Üniversitemiz bu yıl kalabalık bir öğrenci topluluğunu üçüncü kez mezun etti. 
Sözüm ona bizim evimiz törenin yapılacağı stadyuma yakın olduğundan geç kalmayız niyetiyle sallana sallana gittiğimizde şehir stadı çoktan dolmuştu. Bulabildiğimiz bir yere oturmakla yetindik. Türkiye'mizin çeşitli il ve ilçelerinden gelen, çocuklarının bu mutlu günlerinde yanlarında bulunan veliler saatler önce gelip yerlerini kapmışlardı bile. 

İki hafta evvel bizim de Dlr'mız için gittiğimiz Nevşehir'de olduğu gibi. 

Bizim bulunduğumuz bölümden davetlilerin görüntüsü...
Tören alanı çok kalabalık olduğundan ceplerdeki telefonların seslerinin duyulmadığından dolayı, ıslık çalmak, el kol işaretleri yapmak neticesinde birbirimizle iletişim kurduğumuz bir zamanda Ahmet'imizi yanımıza çağırabildik. 
Daha net bir fotoğraf çekebilmek için Ahmet'imizi bir tümseğin üzerine çıkarttık. Bu gün zaten herkes bulabildiği bir tümseğin üzerine çıkarak kafasına göre konuşmalar yaptı. 

Bu gün protokol sırası falan çiğnendi. Protokolde ilk sıralarda olması gereken Çorum Valimiz Nurullah ÇAKIR Bey AKP'li Belediye Başkanı Muzaffer KÜLCÜ'den sonra kürsüye davet edilince kürsüye falan gelmedi, konuşmasını da yapmadı.  
Bulabildikleri yükseltiler üzerinde konuşma yapan partililerin boş konuşmalarından sonra sıra öğrencilerin keplerini havaya atmalarına geldiğinde gökyüzüne uçurulan üniversitenin renklerini taşıyan balonlarla kepler birbirine girdi.  
Konuşmalalardan, mezuniyet belgelerinin verilmesinden sonra stadyumun tüm kapıları açılarak öğrenci yakınlarının yeşil sahalara inmesine müsaade edildi. Analar, babalar, kardeşler, ağabeyler, ablalar, talebeler birbirleriyle sarmaş dolaş oldular.  
Bu sırada bizlerde saha içerisine girip fotoğraflar çekmeye başladık. Ahmet'imiz ve arkadaşlarının yapmış oldukları güneş enerjisiyle çalışan otomobilin yanına gelerek, otomobilin mühendislerinin haklı gururlarını deklanşörlere basarak ölümsüzleştirdik.  
Daha sonra eve gelerek, Ahmet'imizle cübbeli bir vaziyette son fotoğraflarımızı çekildikten sonra Ahmet, üç senedir beraber okuduğu Türkiye'mizin çeşitli şehirlerinden gelen arkadaşlarını ana ve baba ocaklarına yolcu etmek, son bir kez daha onlarla vedalaşmak üzere yanımızdan ayrıldı.   

Buradan, unutulmayan, hiç bir zaman da unutulmayacak olan Hitit Üniversitesi'nin değerli rektörü, rektör yardımcıları, profesörleri, profesör yardımcıları, doktorlar, dekanları, dekan yardımcıları, Öğretim Görevlilerini takdir ve tebrik ederim. İyi ki varsınız, iyi ki Çorum'umuzdasınız. Dünkü, bu günkü ve yarınki gençlerimizin gelecekleri sizlerin elinde, sizler ülkemize faydalı bir gençlik yetiştirmeye devam edeceksiniz. Sizler varken gözlerimiz hiç bir zaman arkada kalmayacak. Sizleri saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum...  
Burada da Hitit Üniversitesi'nin mezun olan öğrencilerine verdiği mezuniyet belgeleri görülmekte. Resmin üzerine tıklarsanız rahat rahat okuyabilirsiniz...

Darısı diğer yeğenlerimin de başına.

Gerçi benim yeğenim değil Şrf'nin yeğeni ama, 22 yeğenden bana en yakın olanı, beni en çok seveni. Benim de en çok sevdiğim yeğenim.

Ahmet yeğenim; Okula başladığından beri hep yanındaydım, bundan sonra da hep yanında olacağım. Bundan sonraki hayatında daima başarılı olacağından zerre kadar kuşkum yok. Bundan sonraki yaşantın hep istediğin gibi olsun, gözlerinden öperim.

Enişten, Gelemer Ağası GÖKHAN...

29 Mayıs 2012 Salı

Ben Atlarsam Denize, Böyle Atlarım...


Hani, etli butlu biri havuza atladığı zaman 'havuzu taşıracak' derdik ya işte ben de öyle oldum. Elinden gelse deniz taşacak.

Fotoğraf  bu Nisan ayının ortalarında Palamutbükü'nde çekildi. Suyunda biraz soğuk olmasından dolayı kendimi denize nasıl bıraktımsa böyle bir görüntü meydana gelmiş. Eee, yüz kiloluk bir adam kendini denize böyle şuursuzca atarsa böyle de bir görüntü meydana çıkar.

NOT: Karnım halâ ağrıyor.

27 Mayıs 2012 Pazar

Nesimi Dede Türbesi ve Babam...

Çarşamba günü babam aramıştı, evde oturmaktan sıkılmış. Nereden aklına geldiyse "Büyükhırkalı Köyünde Nesimi Dede diye bir zat varmış onun ziyaretine bir gidelim." dedi. 

Büyükhırkalı köyü de Ortaköy ilçemize bağlı bir köy olup Çorum'a uzaklığı 35 kilometre.  
Bu Pazar günü atladık köye, Nesimi Dede'nin türbesine geldik. 

Nesimi Dede'den kısaca bahsedecek olursak; Tahminen 1250 ile 1330 yılları arasında yaşadığı zannedilen Nesimi Dede’nin ünü çok yaygın olup gerçek manada bir gönül adamı ve Allah dostu olarak tanınmaktadır. 

Nesimi Dede’nin Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri ile aynı dönemde yaşadığı, ondan aldığı işaretle Hüseyin Ova (Çorum Alaca) ya gelip irşat faaliyetlerinde bulunduğu rivayet edilmektedir. Yine Osmanlı Devleti zamanında birçok savaşa katıldığı, kendisine intisap eyleyenlerle büyük yararlılıklar gösterdiği söylenmektedir.

Hakkında birçok deyiş söylenip şiirler yazılan Nesimi Dede’nin türbesi Çorum Alaca Büyükkeşlik Köyü’ndedir. Türbesi çevre köylerden ve Alaca dışından gelenler tarafından büyük ilgi görmektedir. 
Nesimi Dede'nin bulunduğu türbenin yanında çok eskilerden kalma bir mezar görüntüledim. 
Mezar taşı çok muaazzam yapılmıştı. Üzerinde her hangi bir yazı bulunamadığı için tarih ve ya isim bulamadık. Etraftaki şahıslara sorduğumuzda kimseler mezarın kime ait olduğunu bilmiyorlardı. Belli ki Nesimi Dede'den önce yaşamış bir zattı bu. 
Mezar taşının sarığının üzerinde bir ay ile ayın ortasında altı köşeli bir yıldız motifi vardı. Büyük ihtimal Osmanlı dönemi büyüklerinden birisine aitti. Lakin kime ait olduğunu tespit edemedik. MHRMH ve Aydın; bütün çabasını sarf ettiyse de mezar üzerinde okunacak bir Osmanlıca metin bulamadı. Belli belirsiz bir kaç harf olmasına karşılık harfler okunmayacak kadar silinmişti.  
Fizik tedavisi halen devam eden babam türbenin ve türbedarın yanında oturarak köyün temiz havasını ciğerlerine çekti. 
Türdebar amca, "Madem geldiniz, Dedemizi ziyaret ettiniz, Allah dostunun duasını alın..." diyerek babamla sohbet ederek Nesimi Dede hakkında bilgiler verdi.  
Türbenin içeriden görüntüsü bu şekildeydi. Huzur bulmak için gelenlerin oturup okumaları için kitaplar ve Kuran-ı Kerim mevcuttu.  
Aynı zamanda köyün de mezarlığı olan bu yere gelen bazı vatandaşlarımız, dileklerde bulunup ağaçlara bayan tokaları, yazma parçaları, bez parçaları bağlamışlardı. 
Nesimi Dede Türbesi'nden Büyükhırkalı köyünün görüntüsü. Köy Alevi vatandaşlarımızın bulunduğu bir köymüş. Gerçekten de güzel bir köydü. Adım başı hayrat çeşmelere rastlamak mümkündü. 
Hani deriz ya; "Buz gibi suları vardı." işte buranın da buz gibi suları vardı. Evlerden getirdiğimiz bidonlara sularımızı doldurduk.

Bu hayratı yaptıranı da çeşme başındaki kitabeden okuduk.  

26 Nisan 2011 tarihinde Kavakalan Köyünden Deveci Ahmet İLTER'in yaptırdığını anladık. Deveci Ahmet Ağa, Allah razı olsun senden, gelip geçen insanların, börtü böcek ve hayvanların sularını içmesi için yaptırdığın bu çeşmeden suyunu içtik, ölmüşlerinin ruhuna okuduk. Ne mutlu ki sana böyle bir eser bırakmışsın. 
Saat öğle olduğundan acıkmıştık. MHRMH'ın çok sevdiği ilçemiz Ortaköy'e uğrayalım dedik. Geçen sene de gelmiştik buraya MHRMH ile Dlr burayı çok sevmişlerdi. "Parkın hemen yanındaki Pide firınına siparişlerimizi verelim, parktaki masalardan birini sildirelim servisi buraya açtıralım." dedik.

Lokantacı sağ olsun; "Siz oturun, biz hemen temizleyelim, servisi açalım." dediler. 

Dediler ama akabinde de yakın bir yerlere bir yıldırım düştü, yıldırım düşer düşmez ardından tufan şeklinde bir yağmur başladı.  
Proğramımızı değiştirerek parktaki oturma guruplarının yerine Pide lokantasının içindeki koltuklara oturmak zorunda kaldık. 
Herkesin kafasına göre söylediği pideleri kendi aramızda üçer, beşer değiş tokuş yaparak çeşitli pideler eşliğinde çam, gürgen ve meşe ağaçlarının doğal kokusunda açlığımızı yatıştırdık.

Haftaya da Elvan Çelebi Türbesi'ni ziyaret edeceğiz...

24 Mayıs 2012 Perşembe

Türkiye Doğu Turu Başladı

Dlr'mız okuduğu okuldan mezun olalı 1 hafta geçmişti ki. Türkiye Doğu Turu başladı. 

Türkiye Doğu Turu için Turist Rehberliği Bölümü öğrencilerini 15 gün önceden mezun etmişlerdi. 

Aralık ayında 15 gün süren Türkiye Batı Turu'nu bitirmişlerdi. Turizm Bakanlığından Turist Rehberliği Kokartlarını almak için ders müfredatında bulunan Türkiye Turunu tamamlayıp tezlerini hazırlamaları gerektiğinden son tur Pazartesi günü başlamıştı. 
Pazartesi gününü Ankara Etnoğrafya ve Arkeoloji müzelerinin gezilmesi; Salı günü Safranbolu'yla Kastamonu illerindeki müze ve ören yerlerinin gezilmesinden sonra sıra bir devrin dünyadaki süper gücü olan Hitit (Eti)  Medeniyetinin kalbi olan Hattuşa gezisi vardı. 

Müfredat ve proğram dahilinde bu gün saat 19:30'da konaklayacakları yer olan Sungurlu ilçemizin 5 kilometre Hattuşa çıkışı tarafında bulunan Mavi Ocak Dağ Oteli'nde olmaları gerekiyordu. 

Dlr'mızı hiç bir zaman yalnız bırakmadığımız gibi bu gün de yalnız bırakmamak amacıyla biz velileri belirtilen saatte konaklama yerinde hazır bulunduk. 

Çorum'a 87 kilometre uzaklıkta bulunan Nevşehir Üniversitesi Turist Rehberliği Bölümünün 30 kişilik öğrenci gurubunu karşılamak üzere Mavi Ocak Dağ Oteli'nde karşılamak üzere hazır bulunduk.  
Mavi Ocak Tesisleri ve Oteli o kadar hoşumuza gitti ki peş peşe fotoğraflarını çekip buraya yapıştırmaktan kendimi alıkoyamadım. 

Otelin girişinde Hititlerin Savaş Amblemi olan Çift başlı kartal motifi duvarlara kazınmıştı. 

Hititlerin bu çift başlı kartal motifi dünyada o kadar benimsendi ki, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere tüm dünya devletleri Hava Kuvvetlerinde bu amblemi kullanmaya başladılar. 

Çift başlı kartal motifi dünyada ilk defa Çorum topraklarında MÖ. 5.000 yıllarında, daha ne İsa, ne Musa, ne Davut, ne de Hz..Muhammet doğmadan önce kullanılmaya başlandı. Çorum topraklarında doğan süper güçlü medeniyet; daha iğrenç Avrupa varolmadan Asya'dan Afrika'ya kadar dünyanın geleceğine şekil vermeye başladı.  
MÖ. 5.000 yıllarına ait, topraktan fışkıran medeniyet kalıntıları bu toprakların her yerinde bulunup, bulundukları yerde sergilenmeye başlamıştı. 
Hattuşa'nın ileri karakollarının bulunduğu yerde inşaa edilen Mavi Ocak Dağ Oteli'nin görüntülerini Dlr ve arkadaşlarını geleceği saate kadar görüntüledim. 
Dlr ve 30 kişilik arkadaş gurubunun kalacağı yerleri önceden gezdik. 
Öğleden beri yağan yağmur hem Dlr'ların geleceği saati uzatmış hem de bizim için kolaylık sağlamıştı. 
Cennet Ülkemizin her karış toprağı ehil ellerde işlendiği zaman nelere kadir olacağımız bu görüntülerden anlaşılmıyor mu? 
Bizler Dlr'mız için geleceği belirtilen saatten önce gelip yerimizi almıştık...
Mavi Ocak Oteli'nin resepsiyon bölümü. Otel Turizm Bakanlığı'nın denetimi altındadır. 
Beklenen kafilenin geç kalması havanın da kararmasına neden olmuştu. Yağmur bütün hızıyla yağmaya, bizleri endişeye düşürmeye başlamıştı. 
Otel görevlileri gereken tedbirlerini alarak herhangi bir aksaklığa meydan vermemiş, bizler ise gelecek kafilenin kalacağı yerleri gezer olmuştuk. 
Yağmurun da yağmasıyla erken kararan havada fotoğraflar da net çıkmamaya başladı. 
En sonunda beklenen an geldi. 

Nevşehir Üniversitesi'nin otobüsü tesise sessiz sedasız giriverdi. 
Üniversitenin deneyimli şoförü Dlr'mızla mezun olan 30 arkadaşıyla değerli hocalarını  konaklayacakları yere sağ ve salimen getirdi. 
Beklenen hasret bir anlığına olsa da sona erdi. Dlr'mız yanımıza geldi. 
Mezuniyet törenine okulundan dolayı gelemeyen ablasıyla doyasıya hasret giderdi. 
Damadımız, Aydın'ımız da bizleri bir an olsun yalnız bırakmadı. 
Dlr'mız, arkadaş ve öğretmenleriyle akşam yemeğini yerken ben de Doğu Türkiye proğramını aldım.

Perşembe günü; Hitit medeniyetinin başkenti Hattuşa, Boğazkale ve Yazılıkaya Açıkhava Mabedi'nin gezilmesi diğer günlerde ise;

Amasya, Ordu, Samsun, Trabzon, Sarıkamış, Artvin, Ağrı, Gümüşhane, Erzurum, Van, Diyarbakır, Mardin, Malatya, Konya illeri müze ve Ören yerlerinin gezilmesinden sonra verilecek raporun ardından asli görevlerine dönülmesi.

Dlr; seni kutluyoruz. Geçen sene Ankara'da girdiğin Yabancı Dil Sınavını başarıyla geçip bu günlere bir takıntı bırakmadığından dolayı.

Seni kutluyoruz, kokartını alacağından şüphemiz olmadığından ve yine seni kutluyoruz kendi ayaklarının üzerinde duracağından dolayı.

Gözlerinden öperiz, emeklerimizi ve emeğini boşa çıkartmadığın için...