30 Aralık 2011 Cuma

Al, Sana Köy Feda Olsun MHRMH...

Al, sana köy MHRMH feda olsun, tüm köyler sana feda olsun Sarı Saçlım..
Dağlarında kar benim, yıldızlar senin olsun...
Senin olsun kuzular...
Al, sana köy MHRMH...
Sana feda olsun analar, babalar...
Ufka değmiş çamlar, dağların ardında gene dağlar...
Kayalar, kayalar...
Al, senin olsun tüm dağlar ve karlar...
Sen olmazsan bitmiyor yollar...
Bittim ben, bittim, sen olmazsan MHRMH...
Mavi-Beyaz bulutlardan atlarım belki.
Sensiz yaşayamayız bilki...

26 Aralık 2011 Pazartesi

ACIKTIM!

Bir haftadan beri bir yerlere gitmemiş ev civarlarında, yürüyüşle uğraşıyordum ki bu pazar biraz gezeyim dedim. Samsun yoluna çıktım, nereye gideceğimi ben de bilmiyordum. Epey bir yol aldıktan sonra acıktığımı fark ettim. Sabah kahvaltısı da yapmamıştım. Canım öyle bir işkembe çorbası istedi ki anlatamam. Çok uzun zamandır da işkembe çorbası içmemiştim. 

İlk gördüğüm TURKUAZ benzincisinde durdum. İri yarı bir aşçı vardı. 'İşkembe çorbası yok.' dedi.    
Biraz daha ilerlediğimde karşıma bir dağ lokantası daha çıktı, Türk Petrol'e bağlı bir lokantaydı burası da. Büyükçe bir pankarta da 'Lokanta Açıktır' yazmışlardı. Burada işkembe çorbası bulurum umuduyla lokantaya girdim. Lokantada kimseler yoktu, bir müddet sonda ellerini önlüğüne silerek aşçı içeri girdi. 'Arkadaş, işkembe çorban var mı?' diye sordum. 'Beyim, işkembe çorbası bulamazsın buralarda.' dedi.    
İşkembe çorbası bulamama üzüntüsüyle yoluma devam ederken sağa dönen yolda 'Kuşsaray Köyü' tabelasını görünce hemen firene basarak köye saptım. Köyü gezersem aklım dağılır, işkembe çorbasını unuturum belki dedim kendi kendime. 
Köy gayet güzel, tipik bir Anadolu köyüydü. Meydanda bulunan gönderinde Türk bayrağı asılmış binayı görünce üzerindeki yazıdan burasının Köy Konağı ve Muhtarlığı olduğunu anladım. Konağın bahçesindeki Atatürk büstünün altında, Atatürk'ün ünlü sözü: "KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR" yazıyordu. 
Herkesin evinin önünde traktörü, römorku, bahçelerinde kışa hazırlanmış odunları bulunuyordu. 
Artık köylerde köy olmaktan çıkmış gibiydi. Köyün içerisinde planlı, projeli evler, bakımlı bahçeler vardı.  
Hatta köylerin meydanlarında parklar bile vardı. Burada görüldüğü gibi hayırsever köylülerden olan Zehra-İbrahim ÖZDEMİR çiftinin köylerine yaptırmış oldukları tertemiz park görülmekte.   
Köyden ayrıldığımda işkembe çorbası içme istediğim azalmamış, aksine daha da çoğalmıştı. Yolumun üzerinde büyükçe bir dağ lokantası vardı hemen buraya girdim. Gerçekten de karnım çok acıkmıştı. Artık ne bulursam yemek zorundaydım. 

Hava güneşli olmasına nazaran çok soğuktu, hatta bir göstergede havanın (1) derece olduğu yazılıydı. 
Geldiğim bu yer; Güleryüz Tesisleriydi. Burada düğünler, toplantılar falan da yapılıyordu. Gayet büyük bir yerdi. Lakin benim bulunduğum sırada benden başka kimseler yoktu. 
Salonun bir kenarında Ocakbaşı bulunuyordu. Garsona sorduğumda maalesef burada da işkembe çorbası yoktu. Ne istediğimi soran garsona: 'Ne yaptırırsan yaptır, bir an önce yaptır.' dedim. 
Garson da çöp şiş yaptırmış. Ne yapayım? İşkembe çorbası olmadığı için artık ne bulursam yiyecektim. 
Yanında birde ekmek getirmişti ki, böyle sıcacık ve kabarık. Hemen bir tanesini oracıkta yedikten sonra bir tane daha getirttim. 
Baktım ustam orada duruyor, çağırdım yanıma Hüseyin Usta'mı, ellerine sağlık Hüseyin Ustam... Yaptığın şişler gerçekten çok nefisti, yumuşacık pamuk gibiydi etler... Ellerine sağlık. 
Bu sırada bir duble rakı söyledim kendime, rakının yanına da acılı şalgam suyu. Acılı şalgam suyuyla rakı içmek o kadar güzel oluyormuş ki...

Sonra Ustama bir de resmimi çektirdim. 
O kadar aramama rağmen işkembe çorbası bulamamıştım. Doğru Çorum'a geldim. Sakatatçılara gittim, bir kilo kuzu işkembesi alıp eve geldim.

Şrf'nin işi varmış, Şrf, işkembeyi yıkayıp tertemiz yaptıktan sonra dolaba kaldırdım. Artık canım ne zaman işkembe çorbası ister bilemem...

20 Aralık 2011 Salı

Elvan Abinin Bağı

Pazar günü Elvan abiyle anlaştığımız gibi, yeni aldığı bağının hemen karşısında bulunan BOL-KAR TARIM'a geldik. 
700 metre kare olan bağına dikmek için BOL-KAR TARIM'dan meyve ağacı fideleri aldık. Fideleri en az ikişer tane almaya özen göstererek bağın bulunduğu mevkiye uyum sağlayacak meyvelerden almaya da özen gösterdik.  
Sağolsunlar BOL-KAR TARIM sahibi ve görevlileri ellerinden gelen itinayı gösterdiler bize. Kimi kendi yetiştirdikleri, kimi ithal etmiş oldukları fideleri topraklarından özenle sökerek ambalajlayıp arabamıza kadar taşıdılar. 
Gene BOL-KAR TARIM'ın bir görevlisi de yanımızda gelerek, önceden açmış olduğumuz yerlere fidelerin dikiminde yardımcı oldular. 

Aldığımız 29 fide içerisinde neler yok ki? Armut, kayısı, ceviz, ayva, ıhlamur, kara dut, nar, kiraz, vişne ve üç çeşit çam...
Elvan abi, oğlu Erdal ve BOL-KAR görevlisi alınan fideleri büyük bir itina ile daha önceden açılmış 3x3 metrelik yerlere dikip anında can suyunu verdiler. Yağmurlar başlayana kadar 3 günde bir sulanacaklar. 

Bu mevsimde ağaç dikilir mi? diye düşünenler için yazıyorum. Bu fideleri dikmeden önce Ankara'da görevli olan halamın oğlu çok sevdiğim Ziraat Mühendisi Hilmi BAŞAR ağabeyimi aradım ve ondan gerekli bilgileri aldıktan sonra dikim işine başladık.  
Çorum'a 7 kilometre kadar uzaklıkta, Osmancık yolu üzerinde bulunan bu bağı Elvan abi, sanırım 18-19 bin liraya maletti. Geçen hafta buraya bir de kepçe getirerek eğimli olan araziyi tesviye ettirdi. Burası Elvan ağabeyin çok sevdiği bir yer haline geldi. 
Valilik buralara betonarme ev yapılmasına karşı çıksa da yapanlar var. Lakin, valilik buralara 'Ev yapmayın kardeşim.' demiyor. Tahta veya başka bir malzeme kullanarak hobi evleri gibi bir şeyler yapın. diyor.  
2 saat kadar süren fide dikim çalışmalarından sonra bahçe güzel bir görünüme kavuştu. Elvan abi de oğlu da mutlu görünüyorlardı. 
Tabii ben bu sırada boş durmadım. Bol bol fotoğraf çekerek dikim çalışmalarına bira içerek nezaret ettim. 
Elvan abinin bağının yanındaki komşuları da kendi zevklerine göre bir şeyler yapmışlar. İlerdeki komşusu 50 metrelik prefabrik bir ev dikmiş.  
Bağa giden yol, mal sahibi burayı parselleyip satmadan önce plan-proje çıkartarak yollarını açıp her hissenin etrafını tellerle çevirmiş. Su sıkıntısı bulunmayan bağlara artezyen vurmak suretiyle su çıkartılmış vaziyette. Elektrik deseniz o işlem de tamamlanmış. Herkesin elektrik, su ve yolu mevcut. 
Elvan abinin buradaki komşusu fide dikim işlerini 1 sene önce tamamlamış, kulübesini kondurmuş biler...
Manzara da çok güzel, karşı dağlar Çatak dağları, hemen sol taraftaki köy Deller Köyü ise Elvan abinin köyü. 

Ben de buradan bir yer alıp Elvan abinin komşusu olmak isterdim ama benim planlarım başka. Bana 2 dönümden aşağı olmamak üzere ve etrafımda yerleşim bölgesinin olmaması gerekiyor. O yüzden Elvan abiye komşu olamadım.  
Burada da Elvan abinin havuz yerinin kazılmış görüntüsü yer almakta. Artık bahara doğru başlayacak inşaata Elvan abi. 
Yukarıda çalışan kepçeyi görüyorsunuz değil mi? Millet bir an önce bahçesine şekil vermeye çalışıyor. Yağmurlar ve karlar bastırmadan, bahara yapılacak işlerini azaltmak için şimdiden çalışmalara başlamışlar bile.  
BOL-KAR TARIM'ın hediye olarak verdiği çam ağacı daha sonra belirlenecek bir yere dikilmek üzere saksısında Elvan abi ve oğlu tarafından taşınırken.

Hayırlı olsun Elvan abi, Allah güle güle oturmayı nasip etsin...

17 Aralık 2011 Cumartesi

Annem, Babam Geldi...

Annem geldi, Babam geldi. Hoş geldin Annem Babam. Değerli insanlar hoş geldiniz.   
Babam, hoş geldin. Sami Komutan hoş geldin. Örnek aldığım insan, hoş geldin...

Anne, hoş geldin Anneeeeee. Seni çok seviyorum. Ama, 'Seni çok seviyorum' diyemedim yüzüne karşı. Hoş geldin Annem benim. 'Gözden ırak olan gönülden de ırak olur'muş, hoş geldin canım annem benim, hoş geldin...

7 Aralık 2011 Çarşamba

Sıklık Boğazı Orman Fidanlığı -Çorum-

Uzun zamandır bir yerlere gidip gezememiştim. Bu gün pizza yaptırıp Şrf'yi dairesinden aldım.  
Açık havada ormanda veya yeşillik bir yerlerde yiyelim öğlen yemeğimizi dedim. Samsun yolu üzerinde Hasan Zahir mevkiini geçince Sıklık Fidanlığına geldim. Burasının, Çevre ve Orman Bakanlığına ait olduğunu da böylece öğrenmiş oldum. 
Fidanlığın içerisini o kadar güzel yapmışlar ki. Resimde görüldüğü gibi oturma kamelyası görünmekte. 
Çorum Çevre ve Orman Müdürlüğüne ait olan bu yer sanırım sosyal tesisler olarak kullanılmakta.  
Tesisin bina ve bahçeleri fevkalade bakımlı. 
Burası da depo olarak kullanılmakta galiba. 
Milyonlarca fide yetiştirilen burada her türlü araç gereç mevcut. 
Pizzalarımızı yerken hem güneşin tadını çıkarttık hem de yanımıza gelen yılışık bir kediyle oyalandık. 
Birleşmiş Milletler tarafından 2011 yılı "Ormancılık Yılı" olarak kabul edilmiş, onuda bu gün öğrenmiş oldum. Fidelerin dikildiği yerler parsellere ayrılarak cinsleri, dikildikleri tarihler, orijinleri gibi önemli bilgileri kayıt altına alınmış. 
Çorum Çevre ve Orman Müdürümüz Ziya ÇÖPÜR Bey, yıl sonuna kadar ağaçlandırma yerlerine 4 milyon fide dikileceğini söylediği zaman lafının abartma olmadığı burayı gezdiğim zaman anladım. 
Sağ olsun müdür bey, gerçekten de olağan üstü bir çalışmayla 4 milyondan fazla fide yetiştirmiş. 
Ama bu çam ağaçlarının da uzaması, büyümesi gerçekten zaman alıyor. Ben köydeki bahçeme 5 sene önce diktiğim çam fidesini daha büyütemedim. Bu fidelerin yetiştirilmesi kadar bakımı da çok önemli. 
Yer-gök fidelerle doluydu. 
Çeşit çeşit ve cins cins fideler burada gözlerini açıyorlarmış demek ki. 
Daha sonra yüzlerce yıl, güzel yurdumun topraklarını süsleyecek olan ağaçlarımızı burada sessiz sedasız isimsiz kahramanlar yetiştiriyorlar.  
Çoğumuz bir ağacın yanından geçerken, o ağacın farkına bile varmazken, burada o ağaçları sessiz sedasız yetiştirenleri saygıyla anmak lazım.  
Buradaki milyonlarca fide, ilerde dikildikleri yerlerde ormanlara dönüştüğünde bu fideleri yetiştirenler, büyütenler, dikenler büyük olasılıkla hayatta olmayacaklar. İşte o isimsiz kahramanlara şimdilerde, saygı duymalı, şükran duymalıyız diyorum. 
Bu fideler nasıl olsa bir yerlerde yetişip büyüyecekler. Elvan abinin yeni aldığı bağda bir tanesi neden büyümesin? diyerek bir tanesini aldım. Hakkınızı helal edin tüm emeği geçenler...
Fidanlık o kadar büyük ki fidelerin tamamının resmini çekemedim.

Güzel bir gün geçirdik burada, gözümüz, gönlümüz açıldı. Tüm görevlileri takdirle selamlıyorum. İyi ki varsınız...